Fenikeliler
Yazar: Joshua J. Mark
Çevirmen: Umutcan Gezici-Arman Tekin
Fenikeliler – Antik Dünyanın Tüccarları
Giriş
Fenike bugünkü Suriye, Lübnan ve Kuzey İsrail boyunca denize kıyısı olan bağımsız şehir devletleri topluluğudur.[1] Fenikeliler güçlü gemilere sahip olmasıyla bilinen önemli bir deniz halkıydı. Bu gemileri ”Ölüm Tanrısı” Mot’un kardeşi Yamm[2] için at başları ile süslerlerdi. Ada şehri olan Sur[3] ve kıyı şehri olan Sayda[4] Fenike’nin en güçlü şehirleriydi. Ayrıca Biblos ve Baalbek[5] gibi önemli dini şehirlere de sahiplerdi. Fenike şehir devletleri MÖ 3200 yıllarında kurulmaya başlamış ve MÖ 2750 yıllarında sahil şeridi boyunca son hallerini almışlardı. Fenike, MÖ 1500-332 yıllarından beri deniz tüccarlığında ve imalat merkezi konumunda oldukça gelişti; gemi yapımı, cam yapımı, boya yapımında; lüks ve kamu malların üretiminde etkileyici bir seviyeye geldiler.
Mor Halk
Mezopotamya kraliyet ailesinin elbiseleri için Tire’de üretilen ve kullanılan mor boya, Fenike’ye bugün bildiğimiz ismini vermiştir (Sur halkı için kullanılan Yunanca Phoinekes’ten gelir[6]) ve ayrıca Fenikeliler, Yunanlar tarafından ”Mor Halk”[7] (Yunan Tarihçi Herodotos’un söylemi) olarak adlandırılmıştır; sebebi ise rengin, işçilerin derisinin üzerinde bir leke gibi kalmasındandır. Herodotos Fenike’yi alfabenin doğduğu yer olarak işaret etmiştir.
Alfabenin Yunanlara gelişini ise Fenikeli Kadmus’a bağlamış (MÖ 8. yy’dan önce), Kadmus’tan önce Yunanların bir alfabeye sahip olmadığını ifade etmiştir. Fenike alfabesi ise bugünkü batı medeniyetlerinin çoğunun kullandığı alfabenin atasıdır ve Biblos’ta kullanılmaya başlanan alfabe aynı zamanda İncil’e de ismini vermiştir (Yunanca “kitaplar” anlamına gelen “Ta Biblia”dan gelmektedir). Biblos, Antik Mısır ve Yunanlarda yazmak için kullanılan kağıdın, papirüsün (Yunancada ‘bublos’) büyük ihracatçılarındandı. Ayrıca birçok antik Yunan tanrısının Fenikelilerden alındığı; Fenike tanrıları Baal ve Yamm ile Yunan tanrıları Zeus ve Poseidon hakkındaki bazı hikayelerde tartışmasız benzerlikler bulunduğu düşünülmektedir. Diğer yandan, Yeni Ahit’in son kısmı ile ilişkilendirilen Tanrı ile Şeytan arasındaki savaşla, Fenikeli Baal ile Yamm arasındaki savaşın aynısının daha sonraki bir versiyonu olarak geçtiği, aynı mitlerin bu iki durumda da kullanıldığına dair benzerlik dikkate değerdir.
Zamanında Fenike, Tevrat’ta geçen ve Musa’nın İsrail halkına çöl boyunca liderlik ettiği ve Yuşa’nın fethettiği Kenan toprakları olarak da bilinir (Tabii ki bu Tevrat ve Zebur’da geçen ifadeler. Hiçbiri, diğer antik metinler tarafından onaylanmamış ve arkeolojik kazılarda da herhangi bir fiziksel kanıt bulunamamıştır). Tarihçi Richard Miles’a göre bölge halkı: “Filistin (Kenani) olarak etnik bir kökeni paylaşan ve şimdiye kadar bu toprağın insanları olan Filistinliler, ortak bir dil, kültür ve dini mirasa rağmen bir kral tarafından her bir şehirde egemen devlet anlayışıyla işlemesinin zor olmasıyla beraber, bölgede çok nadir siyasi bir birlik sağlanmıştır.” Fenike şehir devletleri arasındaki ilişki, Büyük İskender tarafından fethedilmesiyle MÖ 1522 ile 322 yılları arasında deniz ticareti ile gelişti ve onun ölümünden sonra bölge, İskender’in yerine geçmek isteyenlerin kendi aralarındaki savaşa tanık oldu. Bölgedeki eserler İngiltere gibi uzak ve Mısır gibi yakın şehirlerde bulunmuştur ve Fenikelilerin ticaretini yaptığı lüks malların değeri, bu ticaret yapılan halklar açısından da çok kıymetli bulunduğu bir gerçektir.
Antik Dünyanın Tüccarları
Fenikeliler öncelikle antik dünyanın en iyi gemi üreticileri ve Akdeniz’in sallantılı sularında gemiyi kullanabilen denizciler olarak bilinirlerdi. Gemi yapımı Biblos’da mükemmel bir hale gelmiş ve eğimli gemiler (Trireme) ilk kez burada yapılmıştı. Richard Miles’ın bu konuda belirttiği üzere:
”Biblos, Sayda, Sur, Arvad Adası ve Beyrut gibi diğer Fenike şehir devletleri Yakın Doğu’dan uzak pazarlara kadar lüks malları ve dökme madenleri taşımak için uygun limanlar oldular. Bu yeni ticaret rotaları Kıbrıs, Rodos, Kiklad Adaları, Kıta Yunanistan, Girit, Libya ve Mısır gibi Doğu Akdeniz limanlarını içine almaktadır. Fakat Fenikeli denizcilerin ayrıca İngiltere ve Mezopotamya kıyılarına da gittikleri biliniyordu. Fenike batıklarında elde edilen kanıtlar; arkeologların bu gemilerin yüklerinin neler olduğunu bulmalarına imkan sağladı; bunlar bakır ve kalay külçelerinin yanı sıra camlar, şarap, yağ, altın ve gümüş içeren mücevherat sandıkları, değerli çini nesneler (sırlı topraklar), boyalı kap formları ve hatta hurda metal bile içeriyordu” (Miles, 28).
Fenike, malları çok değerli olduğu için Yakın Doğu’nun diğer bölgelerinin muzdarip olduğu askeri istilalardan esirgendi. Çoğunlukla dönemin büyük askeri güçleri Fenikelileri ticaret ile baş başa bırakmayı tercih etti. Fakat bu onların Fenikelilere gıpta ile bakmalarına engel olamadı. İncil’in peygamberin Sur şehrinin yıkılacağını öngördüğü ve bundan mutluluk duyacağından bahsedildiği Hezekiel 26:16 pasajında[8] Fenikelilere ”denizin prensleri” olarak atıfta bulunulur.
Her ne olursa olsun Fenikelilerin ürettiği malların popülaritesi hakkında kimsenin kuşkusu yoktur. Sayda kentinin sanatçılarının cam yapımındaki becerileri olağanüstüydü, hatta camı onların icat ettiği düşünülüyordu. Mısır’a özgü bir fayans tasarladılar, bronz ve gümüşte dönemin standartlarını onlar belirlediler, dahası Fenikeliler ticaret yaptıkları farklı bölgelerde aynı ürünlerden büyük miktarlarda olduğu gözlendi. Dahası, Fenikeliler ticaret yaptığı farklı bölgelerde seri üretim şeklinin benzer ürünlerle, aynı şekilde moda olmuş ve aynı oranda geliştirdikleri görünüyordu.
Miles: ”Buradaki favori motifler Horus’un gözü, kutsal bok böcekleri, Mısır güneş çemberleri gibi giyenin kötü ruhlardan korunmasını sağlayan Mısır büyü sembolleri” olduğunu belirtiyor. Yukarıda bahsedilen Fenike mor rengi Mezopotamya’dan Mısır’a, oradan da Roma İmparatorluğuna gelen kraliyet ailesinin standart süslemesi haline geldi.
Bütün bu başarının sebebi bölgenin şehir devletleri arasındaki rekabet, denizcilerin taşımacılıktaki yetenekleri ve zanaatkarların ürün yapma sırasında kullandıkları yüksek sanattı. Bu rekabet özellikle Sayda ve Sur arasında gittikçe tartışmalı bir şekilde, bu iki büyük Fenike kenti arasında yükseliyordu. Bu iki kent, Biblos tüccarları ile beraber ticaret yaptıklarından dolayı aynı zamanda birbirleri arasında bu ulusların kültürel mirasını ve toplumsal normlarını birbirleri arasında taşıdılar. Onların kültürel aktarımdaki rolü nedeniyle birçok akademisyen ve tarihçi tarafından Fenikeliler ”Antik Dünyanın Tüccarları” olarak adlandırılırlar.
Sayda ve Sur
Başlarda Sayda kardeş şehri Sur ile beraber en müreffeh şehirdi. Sur önce yeni kurulan İsrail Krallığı ile beraber bir müttefiklik kurdu. Bu çok karlı anlaşmada para ve güç ruhban sınıfından alınarak vatandaşa verildi. Sayda ise İsrail ile aynı derecede karlı bir ticaret anlaşması yapabilmek için evlilik yoluna başvurdu. Sayda İncil’de 1. ve 2. Krallar bölümünde bahsedilen İsrail Kralı Ahab ile evli olan Prenses Jezebel’in doğduğu yerdi. Jezebel’in kendi dinini, itibarını ve kültürel kimliğini bırakmayı reddetmesi kocasının kültürüne uygun düşmedi, özellikle de Yahudi peygamber İlyas ile iyi şekilde geçinemedi. Ahab ve Jezebel’in egemenliği, İlyas’dan ilham alan komutan Jehu’nun yaptığı darbe ile son buldu ve general Jehu ordunun kontrolünü eline aldı ve tahtı ele geçirdi. Bunun arkasına Sayda ile İsrail arasındaki ticaret son buldu fakat Sur gelişmeye devam etti.
Büyük İskender’in Gelişi
MÖ 334’te Büyük İskender önce Baalbek’i (ismini Heliopolis olarak değiştirdi) ele geçirdi. Daha sonra İskender MÖ 332’de Sayda ve Biblos şehirlerini fethetmek için yürüdü. İskender, Sur’a geldiğinde insanlar daha önce Sayda halkının yaptığı şeyi yaptı; barış içinde İskender’e teslim oldular. İskender şehre girdiğinde Melkart tapınağına girip bir kurban vermek istediyse de Sur halkı buna izin vermedi. Sur halkının dini inançları yabancıların tapınakta kurban vermelerine ya da dini ibadetlere katılmalarına izin vermiyordu. İskender ile uzlaşmak istediler. İsterse İskender eski şehirdeki tapınağa gidip kurban verebilirdi fakat ana tapınakta böyle bir şey yapamazdı. İskender bu öneriyi kabul etmedi ve tekrar görüşmek üzere bir elçi gönderdi fakat Sur halkı elçileri öldürdü ve şehir surlarının üzerinden attı.
Bu noktadan sonra İskender şehrin tekrar kuşatılması kararını verdi. Ada şehri olan Sur’dan eski şehir olan Sur’a kadar enkazlardan ve ağaç parçalarından bir nehir yaptırmaya karar verdi. Yedi ay boyunca şehri kuşatan İskender, duvarları aştı ve halkın çoğunu katletti. Yaklaşık 30.000’in üzerinde insan katledildi veya köle olarak satıldı. Sur kentinden sadece İskender’e rüşvet verebilecek kadar zengin olanların kaçmasına izin verildi (ki bu da sadece gizli şekilde kaçmanın yolunu bulurlarsa). Sur’un düşüşünden sonra bunu İskender tarafından kuşatılan diğer şehir devletleri de izledi ki sonunda Fenike İmparatorluğu yok oldu ve bölge Helenleşti. MS 64 yılında kadar Roma bölgeyi ilhak etti, MS 15’ten itibariyle bölge kolonileştirildi. Bölgenin en ünlü dini yapısı ve hac bölgesi olan Jupiter Baal Tapınağı iyi bir şekilde korundu. Kalıntıları günümüzde hala durmaktadır. Fenike’nin şüphesiz ki en büyük mirası alfabedir ama kendilerinin sanata katkıları ve antik kültürü yaygınlaştırmaları aynı derece etkileyici olmuştur.
Dipnotlar
[1] Bu dört şehir de bugün Lübnan’da bulunmaktadır.
[2] Yazarın bu konuyla ilgili çalışması için: https://www.ancient.eu/Yamm/; Yamm (Yam ya da Yammu) Mezopotamya’da Eski Tunç Çağı ve Demir Çağı’nın erken evrelerinde denizlerin ve nehirlerin tanrısı olarak tanınmaktadır. Kelime olarak İbranice asıldır ve “deniz” anlamına gelmektedir. Ayrıca kardeş dili Arapça’da da “yoldan çıkmak” anlamına gelen bir kelimedir. Genellikle sakin olan bu tanrı, sinirlendiğinde kontrolden/yoldan çıkar. (edn)
[3] Yazarın bu konuyla ilgili çalışması için: https://www.ancient.eu/Tyre/
[4] Yazarın bu konuyla ilgili çalışması için: https://www.ancient.eu/sidon/
[5] Yazarın bu konuyla ilgili çalışması için: https://www.ancient.eu/Baalbek/
[6] Konuyla ilgili çalışma için: https://www.ancient.eu/Tyrian_Purple/
[7] Fenike etimolojisi: Halk: foynikesi; Bölge: Foynike ve Mor: Foyniks şeklindedir. (edn)
[8] Sur kentinin kınandığı bölümdür. (edn)
Kaynakça
History of the Phoenician Canaanites
Durant, W, Our Oriental Heritage (Simon & Schuster, 1954).
Herodotus, Herodotus (University Of Chicago Press, 1988).
Miles, R, Carthage Must Be Destroyed (Viking Adult, 2010).
Nelson, T, Holy Bible, New King James Version (Thomas Nelson, 2009).
Worthington, I, Alexander the Great (Routledge, 2004).
Redaksiyon: Arman Tekin-Büşra Erturan
Editör: Serkan Alpkaya
Görseller worldhistory.org tarafından alınan izinle kullanılmıştır.
Original article by Joshua J. Mark / Ancient History Encyclopedia
1 comment
Hangi yazı olursa olsun iktibas edilen bölümlerin kaynağının gösterilmesi kanaatimce o yazı için önemli bir güven ve ciddiyet unsurudur. Sizin de uyguladığınız bu prensip için teşekkür ederim.