Bizans eğitim sistemi, herhangi bir endüstri devrimi öncesi devlette olduğu gibi kısıtlı ve toplumun bütününü kapsayacak kurumsallıktan uzaktır. Bizans uygarlığının cinsiyetçi yapısı ve kadının kamusal yaşamdan dışlanmış pozisyonu, eğitim kurumları için de geçerli olmuştur.
Yazar: Hüseyin Hakan Gazioğlu
Bir Orta Çağ uygarlığı olarak Bizans, döneminin çoğu uygarlıklarından farklı olarak güçlü merkezi bir idare ve bu idarenin çalışması için istihdam edilmiş çok sayıda bürokratın oluşturduğu, oldukça hiyerarşik bir yönetim geleneğine sahip olmuştur. Bizans tarihi boyunca devletin ihtiyaçları ile bağlantılı önemli miktarda okur-yazar yönetici elit sınıfın varlığı, imparatorluğu çağdaşı uygarlıklardan ayıran önemli özelliklerden biridir.[1] Devletin politik yaşamının devamlılığını sağlamak Bizans için seküler bir yönetici kadrosunun yetiştirilmesini gerektirmiş, bu aynı zamanda antik literatür ve felsefenin Bizans aracılığıyla diğer kültür çevrelerine ve sonraki yüzyıllara aktarılmasında oldukça hayati bir rol oynamıştır. Bu açıdan Bizans eğitim sistemi, devletin Helenistik ve Roma köklerinden miras alınmış antik eğitim biçime dayanır.[2]
Bizans Eğitim Sisteminin Anahatları
Bizans eğitim sistemi, herhangi bir endüstri devrimi öncesi devlette olduğu gibi kısıtlı, toplumun bütününü kapsayacak kurumsallıktan uzaktır. Bizans uygarlığının cinsiyetçi yapısı ve kadının kamusal yaşamdan dışlanmış pozisyonu, eğitim kurumları için geçerli olmuştur. Kadınların eğitimi, zengin ailelerin çocuklarıysa evlerde özel hocalar aracılığıyla ya da doğrudan anneden alınan eğitimle mümkün olmuştur. Devlet özellikle idari personel yetiştireceği yüksek eğitimle ilgilenmiş, ilk ve ortaokul kapsamında değerlendirilebilecek eğitim kurumları genellikle kişisel ve devletin ilgisinden uzak kalmıştır. Bu açıdan altı ve sekiz yaşlarında başlanan ve yaklaşık 4 yıl süren propaideia olarak bilinen ilköğretim, grammatistes denilen, genellikle kendi evinde belirli bir ücret karşılığında ders veren öğretmenler tarafından gerçekleştirilmiştir.[3]Bu kişiler noterlik ya da arzuhalcilik gibi ikinci bir mesleğe sahip, gelir düzeyi düşük kişilerdir.[4] Bu tip bir eğitim, imparatorluk boyunca her yerde rastlanan yaygın bir modeldir.[5]Ücret miktarları belirsiz olmakla birlikte, öğretmene misthos ya da siterision denilen eğitim ücreti ödenirdi. Ücretler öğretmenin popülerliğine göre değişebilirdi. Bu tip okullarda genel olarak benimsenmiş bir eğitim takvimi yoktur. Eğitimin ne zaman başlayacağı ve biteceği belirsizdir.[6] Sonraki eğitim aşaması enkylios paideia olarak bilinen bir tür orta eğitim kurumudur. Genellikle büyük kent merkezleriyle sınırlı olan bu okullar, çoğunlukla kırsal ya da daha küçük kentlerden gelen on iki ya da on dört yaşındaki öğrencilerin tüm günlerini geçirdiği ve katılımın zorunlu olduğu bir işleyişe sahiptir.[7]Bu okullarda birkaç öğretmen bulunduğu gibi eski öğrencilerin derslerde yaşça küçük olan öğrencilerin eğitiminde öğretmene yardımcı olması beklenirdi.[8]Bu tip okulların dışında manastırların keşiş ya da din adamı olmak isteyen çocuklar için, temel okuma yazma eğitimi oluşturulmuş ve ilköğretim benzeri eğitim düzenlemeleri vardır ancak bu eğitim biçimi manastır dışına kapalıdır.[9]
Bizans eğitim sistemi açısından kurumsal düzeyde ele alınabilecek eğitim modeli, devletin eğitimli idari personel ihtiyacını karşılamaya dönük olarak oluşturulmuş, imparatorluk sarayına bağlı olan yüksek eğitim kurumudur. Bir bakıma üniversite benzeri bir okul olan saray okulu, günümüz üniversitelerine benzer özellikler taşır.[10] Markopoulos, bu tip okulun oluşumunu I. Konstantin döneminde, Konstantinopolis’in yeni kültürel merkez olarak seçilmesiyle ilişkilendirir. Bu açıdan Paflagonyalı bir pagan olan Themistos’un okulun oluşumunda anahtar rol oynadığını belirtir. Themistos, Konstantin’in senatosuna girdikten sonra, yeni kentin ticari olmaktan çok entelektüel bir merkez olması gerektiğini söyler. Ona göre Yunanca, Latince gibi desteklenmeli; Yunanca ve Latinceyi eşit derecede temsil edecek bir okul kurulmalıdır.[11] Bu açıdan Themistos’un görüşleri II. Theodosius döneminde (408-450) 425 yılında kurulan pandidakterion denilen yüksek eğitim kurumunun oluşumunda oldukça önemli rol oynamıştır.
Okul imparatorluğun doğrudan finansmanı ve kontrolüne bağlı şekilde on Yunanca gramer, on Latince gramer, iki hukuk, bir felsefe, sekiz retorikçi olmak üzere toplam otuz bir profesörünün görev aldığı üniversiteye dönüşmüştür. Bizans tarihi boyunca ilköğretim sisteminde temel bir değişiklik görülmezken yüksek eğitim kurumu devletin politik yaşamı ve tercihlerine bağlı olarak önemli değişikliklere uğramıştır. Günümüz devletlerinde olduğu gibi Bizans da, eğitimi kendi politik düzenine uygun şekilde yapılandırmaya çalışmıştır. İmparatorluğun çıkarlarıyla uyumlu bir eğitim sistemi uygulamıştır. Yüksek eğitimin temel amacı bürokratik ve merkezi sistemin devamlılığının sağlanmasının yanında devletin ideolojik ve kültürel yönelimlerine uygun yönetici kaynağı yetiştirmektir. Bu açıdan yüksek eğitim, tüzel kimliğe ya da isme sahip olmamış, imparatorların geçici olarak atadıkları ya da görevden alabildikleri öğretmenler tarafından sürdürülen saraya bağımlı bir akademi görüntüsüne sahiptir.[12]
Benzer şekilde okulun varlığı, imparatorluğun politik durumuna bağlı olmuştur. II. Theodosios tarafından kurulan pandidakterion, yedinci yüzyılda Arap akınları nedeniyle politik ve ekonomik kriz ortamında kapanmıştır. Bizans’ın büyük toprak kayıpları ve askeri yenilgileri sonrasında okulun açılması devletin idari sistemini restore etmesi ile tekrar mümkün olmuştur. Bu dönemde okul, imparator III. Mihail’in amcası Sezar Bardas tarafından (842-867) Büyük sarayın bir parçası olan Magnaura sarayında tekrar açılmıştır.[13] Dokuzuncu yüzyılda okula Matematikçi Leo başkanlık yapmış, Genasios, Theophanes Konstinuatos, Photios gibi önemli hocaların felsefe, retorik, geometri, müzik, astronomi gibi dersler verdiği bilinir.[14]Özellikle Photios, Bizans yüksek eğitimi ve kültür yaşantısı açısından antik metinlerin çalışılması ve korunmasında önemli bir yere sahiptir.[15]Matemetikçi Leo sonrasında Magnaura okulunun eğitime devam edip etmediği belirsizdir.[16]
IX. Konstantinos Monomachos döneminde (1042-1055) 1045 yılında okulun iki farklı binada iki fakülteden meydana gelen yeni bir aşamaya girdiğine ilişkin bilgiler vardır. Kyriakis bu dönemde gerçekleşen değişikliklerin modern üniversitelerin oluşumunda önemli bir gelişme olduğunu söyler. Buna göre Magnaura okulu hukuk ve felsefe olarak iki ayrı fakülteye ayrılmış, hukuk okulu hukuknomophylax’ı denilen (hukukun koruyucusu) İoannis Xiphilinus’un başkanlığına verilirken, felsefe okuluna Mihail Psellos rektörlük yapmıştır.[17] Xiphilinus yaklaşık dokuz yıl hukuk okulunu yönetmiş, okulun müfredatını, programını ve genel düzenini oluşturmuştur. Psellos felsefe, coğrafya, müzik ve astronomi gibi dersleri içeren on bir dersin sorumluluğunu yürütmüştür. Öte yandan Kazhdan ve Epstein, yapılan değişikliklerin aynı zamanda devletin kontrolünü artırmaya yönelik bir düzenleme olarak görür. Buna göre imparator yüksek eğitimi kendi adına denetleyecek hypatos kurumunu kurmuştur. Hypatos bütün eğitim sistemi denetlediği gibi, imparatorluk hazinesinden gelen maaşların dağıtımından sorumludur. İmparator tarafından atanan ilk hypatos Mihail Psellos’tur.[18] Hem Xiphilinus hem de Psellos imparatora danışmanlık yapan, devletin politik tercihlerinde söz sahibi olan önemli kişilerdir ve doğrudan imparator tarafından fakültelere atanmışlardır.[19] Diğer yandan okulda Ioannes Mauropous retorik, Niketas Byzantinos gramer ve hitabet dersleri verdikleri bilinir.[20]
Bizans yüksek eğitim sisteminde saray akademisine alternatif olarak patriklik okulu olduğu düşünülür. Patriklik okulu beşinci yüzyıldan itibaren saray akademisiyle birlikte var olmuştur. Kyriakis’e göre patriklik okulu, yedinci yüzyılda yapılan idari reformlar sonucunda devletin ihtiyaçlarına yönelik olarak ortaya çıkmıştır.[21]Benzer şekilde okul, saray okulu ile periyodik olarak kapanmış veya yeniden kurulmuştur. Patriklik okulu, Ayasofya veya Kutsal Havariler kiliseleri gibi bir dizi kilisede öğretim yapmıştır. Keşiş Georgios’un kroniği’ne göre okul bir kilise kurumu olmasına rağmen tamamıyla teoloji eğitimi vermemiştir. On iki dini ve seküler eğitim veren profesöre sahip olan okulda tıp, matematik gibi derslerin yanında klasik yazarların eserleriyle Yunan felsefesi derslerde okutulmuştur.[22]
Bizans yüksek eğitim sisteminde önemli bir dönüm noktası Komnenosların tahta çıkmasından sonra görülür. Askeri aristokratik soyluluğu temsil eden Komnenos hanedanlığı, IX. Konstantinos Monomachos döneminde yapılan değişiklikleri Konstantinopolis’in kentli üst sınıflarına ait bir model olarak kendi politik çıkarlarına uygun bulmaz. I. Alexios’un (1081-1118) idari reformları kapsamında yüksek eğitim sıkı bir şekilde kilisenin kontrolüne verilir. Bu dönemde saray okulunun önemi azalırken patriklik okulu önem kazanır. İmparator incil didaskalosu (öğretmen), havarilerin didaskalosu ve mezmur didaskalasu olarak üç yeni kilise kurumu oluşturur. Bu üç didaskalosu Ayasofya kilisesindedir ve kilise hiyerarşisinde önemli bir yere sahip olarak doğrudan Konstantinopolis patriğine bağlıdır.[23]
Kazhdan ve Epstein, didaskolai kurumun aslında heretik ya da “hain” fikirleri patriğe bildirmek için oluşturulduğunu söyler.[24] Diğer yandan Bizans devletinin politik yönelimlerindeki değişim ve devletin yüksek eğitime ilişkin doğrudan müdahalesi, eğitimcilerin durumlarının pamuk ipliğine bağlı olduğunu gösterir. Komnenoslar tahta çıkmadan önce Doukas hanedanı (1056-1081) tarafından hypatos olarak saray okula atanmış olan Iaonnes Italikos, I. Alexios’un eğitimi kilise kontrolüne alınması politikasının parçası olarak heretiklikle suçlanır. Heretiklik suçlaması sonucunda saray okulu önemini ve imparatorluk desteğini kaybeder. Bu dönemde eğitimin kilise denetiminde olmasına rağmen heretizm krizi sonraki yıllarda tekrar ortaya çıkar. Özellikle devlet ve saray okulunda görev alan entelektüel eğitimciler arasında gerilim devam eder. 1156 yılında Rhetor (retorik ustası) Mihail ve patriklik okulunda havarilerin didaskalosu olan Nikeforos Basilakes heretikle suçlanarak sürgün edilir. Bu olayın ardından hypatosluk kurumu tekrar kurulur ve din adamlarına verilir. 1160 yıllarında Ankhialos metropolitinin yeğeni Mihail hypatos olarak atanır. Mihail okulun öncelikli görevinin felsefe öğretmek değil, rasyonalist fikirleri yok etmek olduğunu söyler.[25] Bu durum Bizans devletinin on ikinci yüzyıllarda eğitime ilişkin yaklaşımın radikal biçimde değiştiğini gösterir. Bizans yüksek eğitim sistemi içerisinde bu tip gerilimler her zaman var olmuştur. Bu aynı zamanda antik Yunan ve Roma mirasına sahip olan devletin Hıristiyanlıkla geliştirdiği uyumu devletin ya da belirli çıkar çevrelerinin lehine korumaya çalışmasının bir sonucudur. Bu dinamikler Bizans tarihi boyunca belirli düzeylerde mevcut olmuştur.
Benzer bir olay sivil aristokrasinin iktidarda olduğu ve Psellos’un başkanlık yaptığı dönemde gerçekleşmiştir. 1050 yıllarında Ophrydas nomophylax Xiphilinus’u heretiklikle suçlamıştır. Psellos meslektaşını suçlamalar karşısında savunmuş ancak hem Psellos hem de Xiphilinos manastıra çekilmeye zorlanmıştır. Xiphilinus baskılar karşısında keşişlik yemini eder ancak Psellos kafasını kazıtmak istemediğini söyleyerek görevinden ayrılır. VII. Mihail döneminde Psellos tekrardan saraya danışman olur.[26] Dolayısıyla Bizans eğitim sistemi ve eğitimcileri tamamıyla imparatorların politik tercihlerine bağlıdır.
1204 yılında Konstantinopolis’in IV. Haçlı ordusu tarafından ele geçirilmesi yüksek eğitim kurumunun kapanmasına neden olur. Nikea’da Laskaris hanedanlığı tarafından tekrar tesis edilen imparatorluk otoritesi, sürgün yılları boyunca küçük ölçekli de olsa yüksek eğitimin Nikea sarayından devam etmesini sağlamıştır. Konstantinopolis’in VIII. Mihail Paleologos döneminde (1261-1282) geri alınmasının ardından imparator Georgios Akropolitis’in danışmanlığında saray okulunu tekrar kurmuştur.[27] Paleologos hanedanlığı altında yüksek eğitim sistemi Komnenos düzenlemesine devam etmiştir. Kilisenin denetimine verilen yüksek eğitim sisteminde, on dört ve on beşinci yüzyıllarda kilise imparatorluğun otoritesinin zayıflamasına paralel olarak yüksek eğitimde tek ve nihai otorite haline gelir.[28]Benzer şekilde Paleologoslar, altında imparatorluk topraklarının hanedan üyeleri arasında paylaşılması sonucunda, bölgesel despotluklarda yüksek eğitim kurumları ortaya çıkmıştır. Örneğin Mistra despotu Manuil Kantakuzinos kendi sarayında bir okul açmış ve burada ünlü Platonist felsefeci Gemistos Plethon dersler vermiştir. Aynı şekilde Thessalonike’de kurulan okulda klasik bilgin Demetrios Triklinos öğretmen olarak çalışmıştır.[29]
Bizans Eğitim Sisteminde Yöntem ve Müfredat
Bizans eğitim sisteminin içeriği büyük ölçüde Yunan ve Roma geçmişine dayanır. Bu durum aynı zamanda antik geleneğin korunması ve günümüze kadar gelmesinde oldukça hayati bir yere sahiptir. Diğer yandan daha önce değinildiği gibi Hıristiyanlığın etkisi altında pagan felsefesi yapmaya çalışmak bazı durumlarda tepki çekmiş ve özellikle tutucu çevrelerce hoş karşılanmamıştır. Yine de Bizanslı alimler Hıristiyanlık ve pagan geleneğini harmanlamışlardır. Bizanslılar kendilerinden önce oluşmuş büyük bir edebi ve felsefi geleneğin kendi mirasları olduklarının farkındaydılar. Bu erken dönem kilise babaları tarafından da kaçınılamaz olarak kabul edilmiştir. Nazianzuslu Gregorios bu gelenekten sadece pagan olanların değil, Hıristiyanların da faydalanabileceğini söylemiştir.[30] Örneğin Mihail Psellos iyi bir Hıristiyandır ancak mistisizme ve batıl inançlara karşı bir entelektüeldir. Mektuplarında felsefe tekniklerinin teoloji konularında uygulanmasını istediğini belirtir. Bizzat I. Aleksios’un mahkemede başkanlık yaparak heretik olarak kınadığı Ioannes Italos ise felsefeci, mantıkçı ve diyalektiçidir. Psellos’tan farklı olarak özel bir felsefe alanının gelişmesini istemiştir.[31]
Bizans açısından Yunan felsefesi ve Helenizm ile olan kültürel kökler, devletin doğu ya da batıdan gelecek yabancı etkilere veya barbarlıkla mücadelede ortak bir kimlik inşasında oldukça önemli olmuştur. Bu özellikle yedinci yüzyıl sonrasında Bizans teritoryası, ortodoks Yunan ağırlığı kazandıkça daha fazla önemli hale gelmiş, hem doğuda hem de batıda Bizans’ın kültürel üstünlüğünü tanımlayıcı bir işlev taşımıştır. Öte yandan antik gelenek, eğitimin uygulanabilir olmasında, Yunancanın resmi olarak geliştirilmesinde, bilgi ve düşünme yöntemlerinin derinleştirilmesinde oldukça pratiktir.[32]Bu açıdan Harris’in belirttiği gibi Hıristiyan Bizanslıların eğitim kitapları paganlar tarafından yazılmıştır.[33]
Bizans yüzyıllar boyunca okuma-yazmanın öğretilmesinde antik modelleri sürdürmüştür. İlkokul seviyesinde okuma-yazma ve aritmetik temel dersleri oluşturmuş, öğrencilere önce tek tek harfler, sonrasında hece, tek heceli kelimelerin sesli ve sessiz kombinasyonları öğretilmiş ve giderek tüm metnin okunması sağlanmaya çalışılmıştır.[34] Öğrenciler yazı egzersizleri için stylus denilen kopya kalemi kullanmıştır. Yazı çalışmaları schedaria olarak bilinen ahşap bir tablet üzerinde gerçekleştirilmiştir. Bu tabletlerin kaliteli olanları bal mumu kaplanmış ya da daha basit düzeyde çamur ya da kum ile kaplı olanları üzerinde çalışmalar yapılmıştır. Ders kitabı olarak mezmurlar kitabı kullanılmıştır. Kitaplar oldukça pahalı materyaller oldukları için çoğunlukla tek bir kitap sesli olarak okunmuş ve tekrar edilmiştir. Aritmetik derslerinde matematik işlemleri için parmak hesabı yapılır ya da küçük taşlar veya halka bir abaküs derslerde kullanılmıştır.[35]
Ortaöğretimde MÖ 100 yıllarından itibaren eğitimde uygulanan trivium ve quadrivium modeli örnek alınmıştır.[36] Müfredatta başlıca sözel dersler olarak gramer, retorik ve felsefe triviumu yanı sıra aritmetik, müzik, geometri ve astronomi quadriviumu bulunur. Temel ders kitabı olarak Homeros’un İlyada ve Odysseia’la birlikte dokuz ayrı antik oyun yazarına ait Persliler, Prometheus, Elektra ve Oedipius gibi oyunların yanında Aristophanes’e ait komediler okutulmuştur. Gramer çalışmalarında tüm Bizans tarihi boyunca Dionysios Thrax’a ait Techne Grammatike kitabı kullanılmış, dokuzuncu yüzyıldan itibaren ek olarak Theognostos’un Canon okutulmuştur.[37] Matematik eğitimi ya ayrı olarak ya da astronomi dersiyle birlikte yapılmıştır. Bizans tarihi boyunca sürekli kullanılan başlıca kitap Gerasalı Nikomachos’un Aritmetiğe Giriş kitabıdır. Metrodoros’un Matematik Epigramları geniş ölçüde okutulurken, geometri derslerinde Öklid çalışılmıştır.[38]
İlk ve orta öğretim eğitiminde radikal değişiklikler görülmez. Müfredat sürekli olarak aynı kalmıştır. Bu açıdan Bizans ilk ve orta öğretimi statiktir.[39] Bizans yüksek eğitimi ise daha önce görüldüğü gibi devletin müdahalesine açıktır. Bu nedenle daha değişken bir yapıya sahiptir. Harris yüksek eğitimin on dört yaşından itibaren başladığını belirtir.[40] Önceki eğitim seviyelerine göre daha resmi olan yüksek eğitimde, orta öğretim müfredatında görülen trivium ve quadrivium dersleri şiir, retorik, felsefe, geometri, matematik, müzik ve astronomi okutulmuştur. Felsefe ve literatür derslerinde özellikle antik Atina yazarlarının eserleri çalışılmıştır. Bu açıdan şiirde Homeros ve Hesiod, retorikte Demesthenes, Isocrates, Lysias, hicivde Lucian, felsefede Platon ve Aristotales’in eserleri sıkça kullanılmıştır. Quadrivium derslerinde genellikle Öklid, Batlamyus, Gerasalı Nikomachos, tıp ve hukukta Galenos ve Dioskorides kullanıldığı bilinen yazarlardır.[41]
Diğer yandan Dickey, Bizans’ın antik felsefe ve edebi geleneği miras aldığı gibi aynı zamanda antik dil problemlerini de miras aldığını söyler. Buna göre çok eski metinlerin çalışılması oldukça zordur. Örneğin MÖ beşinci yüzyılda Attika Yunancasıyla yazılan İlyada’nın okunması uzun okuma ve gramer pratikleri gerektirmiştir.[42] Aynı zamanda kelimeler arasında boşluk veya herhangi bir belirteç bulunmaması, vurgunun nerede yapılması gerektiğinin öğretilmesinde sürekli sesli okuma ve tekrar yapılan bir eğitim biçimine neden olmuştur. Bu problemler dokuzuncu yüzyılda minüskül harflerle yanı sıra kelime boşluğu ve belirteçlerin Bizans metinlerinde kullanılmasını sağlamıştır.[43] Bu aynı zamanda Bizans eğitim sisteminin bir parçası olarak antik metinlerin kopya edilmesi geleneği sayesinde günümüzde bu metinlerin okunabilir olmasını sağlamıştır.
Tanıtım Görseli Kaynağı: https://maryjahariscenter.org/events/remembering-the-past-in-byzantium/people
Seçilmiş Bibliografya
Browning, R. (1975). Enlightment and Repression in Byzantium inthe Eleventh and Twelfth Centuries. Past&Present. No 69. Oxford University Press. Pp. 3-23
Cameron, A. (2006). The Byzantines. Blackwell Publishing.
Dickey, E. (2017). Classical Scholarship: The Byzantine Contribution. (Ed. Kaldelis, A. and Siniossolou, N.)The Cambridge Intellectual History Of Byzantium. Pp. 63-79. Cambridge University Press.
Harris, J. (2017). Instituonal Settings: The Court, Schools, Church and Monasteries. Ed. Kaldelis, A. and Siniossolou, N.)The Cambridge Intellectual History Of Byzantium. Pp. 27-37. Cambridge University Press.
Kazhdan, A. P. and Epstein, A, W. (1990). Change in Byzantine Culture in the Eleventh and Twelfth Centuries. University of California Press.
Kyriakis, M. J. (1971). The University: Origin and Early Phases in Constantinople. Byzantion. Vol. 41. Peeters Publishers. Pp. 161-182.
Markopoulos, A. (2008). Education. The Oxford Handbook of Byzantine Studies. (Jeffreys, E. and Haldon, J. F.. Ed.). Pp. 785-796. Oxford University Press.
Markopoulos, A. (2013). In Search For ‘Higher Education’ in Byzantium. Recueil des travaux de l’Institut d’études byzantines L, 2013. Pp. 29-44.
Martin, I. P. (2017). Byzantine Books. Ed. Kaldelis, A. and Siniossolou, N.)The Cambridge Intellectual History Of Byzantium. Pp. 37-47. Cambridge University Press.
Treadgold, W. (1979). The Revival of Byzantine Learning and Revival of the Byzantine State. The American Historical Review. Vol. 84, no . 5 pp. 1245-1266.
Dipnotlar
[1] Cameron, A. (2006). The Byzantines. Blackwell Publishing. S. 133.
[2] Markopoulos, A. (2008). Education. The Oxford Handbook of Byzantine Studies. (Jeffreys, E. and Haldon, J. F.. Ed.). Pp. 785-796. Oxford University Press. S. 788.
[3] Markopoulos, 2008, s. 787.
[4] Browning, R. (1975). Enlightment and Repression in Byzantium inthe Eleventh and Twelfth Centuries. Past&Present. No 69. Oxford University Press. Pp. 3-23. S. 5.
[5] Cameron, 2006, s. 133.
[6] Markopoulos, 2008, s. 787.
[7] Markopoulos, 2008, s. 787.
[8] Cameron, 2008, s. 133.
[9] Markopoulos, 2008, s. 787.
[10] Markopoulos, A. (2013). In Search For ‘Higher Education’ in Byzantium. Recueil des travaux de l’Institut d’études byzantines L, 2013. Pp. 29-44. S. 30.
[11] Markopoulos, 2013, s. 33-34.
[12] Harris, J. (2017). Instituonal Settings: The Court, Schools, Church and Monasteries. Ed. Kaldelis, A. and Siniossolou, N.)The Cambridge Intellectual History Of Byzantium. Pp. 27-37. Cambridge University Press. S. 28.
[13] Harris, 2017, s. 28.
[14] Kyriakis, M. J. (1971). The University: Origin and Early Phases in Constantinople. Byzantion. Vol. 41. Peeters Publishers. Pp. 161-182. S. 164: Markopoulos, 2013, s. 37.
[15] Dickey, E. (2017). Classical Scholarship: The Byzantine Contribution. (Ed. Kaldelis, A. and Siniossolou, N.)The Cambridge Intellectual History Of Byzantium. Pp. 63-79. Cambridge University Press. S. 66.
[16] Markopoulos, 2013, s.38.
[17] Kyriakis, 1971, s. 164-170; Harris, 2017, s. 28.
[18] Kazhdan, A. P. and Epstein, A, W. (1990). Change in Byzantine Culture in the Eleventh and Twelfth Centuries. University of California Press. S. 123.
[19] Harris, 2017, s. 28.
[20] Kyriakis, 1971, s. 171.
[21] Kyriakis, 1971, s. 172.
[22] Harris, 2017, s. 32; Kyriakis, 1971, s, 172.
[23] Kazhdan ve Epstein, 1990, s. 127.
[24] Kazhdan ve Epstein, 1990, s. 128.
[25] Kazhdan ve Epstein, 1990, s. 128.
[26] Kazhdan ve Epstein, 1990, s. 126.
[27] Harris, 2017, s. 28.
[28] Cameron, 2006, s. 133.
[29]Harris, 2017, s. 29.
[30] Markopoulos, 2008, s. 786.
[31] Browning, 1975, s. 10-12.
[32] Kyriakis, 1971, s. 173.
[33] Harris, 2017, s. 29.
[34] Cameron, 2006, s. 134.
[35] Markopoulos, 2008, s. 788.
[36] Harris, 2017, s. 29.
[37] Markopoulos, 2008, s. 788; Cameron, 2006, s. 134.
[38] Markopoulos, 2008, s. 789.
[39] Kazhdan ve Epstein, 1990, s. 121.
[40] Harris, 2017, s. 29.
[41] Harris, 2017, s. 29.
[42] Dickey, 2017, s. 72.
[43] Dickey, 2017, s. 66.