Yemek Pişirme Kapları
Çevirmen: Buket Çakmak
Gorgon Gündem yazılarımız için tıklayınız.
Bilim İnsanları 5300 ila 4000 Yıllık Yemek Pişirme Kapları İçindeki Bileşenleri Analiz Ediyor
Binlerce yıl önce yaşamış insanların mutfak araç gereçlerini nasıl tekrardan bir araya getirebiliriz? Kemikler ve kalıntılar bize ne tür malzemelerin kullanıldığını söyleyebilir. Ancak bu malzemelerin nasıl birleştirildiği ve pişirildiğini anlamak için bilim insanlarının mutfak araç gereçlerini incelemesi gerekiyor.
Barselona’da Pompeu Fabra Üniversitesi’nde araştırmacı ve Frontiers’in Ecology and Evolution bölümünde yeni bir çalışmanın eş yazarı olan Dr. Akshyeta Suryanarayan’ın belirttiğine göre:
“Nişasta tahılı ve fitolitler gibi bitkilerden gelen birçok bitkinin dokusunda yer alan silika yapıları, yağ molekülleri ve mikroskobik kalıntılar kaplara yapışır ve orada uzun süre bozulmadan kalabilir.”
Bu yeni çalışmada Suryanarayan ve eş yazarları, Hindistan’ın Gujarat bölgesinde tencere, vazo, kadeh, kavanoz ve tabakları da içinde bulunduran, Bakır ve Tunç Çağı’ndan kalma araç gereçlerdeki “yemek kalıntılarını” inceledi.
Suryanarayan: “Çalışmamız, Güney Asya’daki antik kaplarda bulunan yağ tortuları incelemeleriyle nişasta tahılını birleştiren ilk çalışma.”
“Sonuçlar, bu kapları yapan prehistorik dönem insanlarının farklı malzemeleri nasıl işlediğini, bir araya getirdiğini ve bunları nasıl bir öğüne çevirdiğini gösteriyor.”
Yazarlar, Tunç Çağı Indus Vadisi Uygarlığına ait bir arkeolojik yerleşim olan Shikapur’daki 4200-4000 yıllık kaplardan onbir adet numune aldılar. Bu yerleşim günümüz Pakistan ve kuzeybatı Hindistan sınırlarında MÖ 2600-2000 tarihlerinde var olmuş dünyadaki üçüncü en eski kentsel uygarlık. Bunun haricinde kültürel değişimin etkilerini incelemek için yakınlardaki Datrana ve Loteshwar yerleşimlerinden 5300-4300 yıllık on yedi kaptan da örnek alındı. Datrana ve Loteshwar’dan alınan kaplar Tunç Çağı sırasında çiftçilik ve hayvancılık yapan yarı göçebe gruplar tarafından yapılmış.
İspanya Barselona’da İspanya Ulusal Araştırma Kurulu’nda (Spanish National Research Council) araştırmacı olarak görev alan baş yazar Dr. Juan José García-Granero:
“Elde ettiğimiz sonuçlar, kuzey Gujarat’da hem Bakır hem de Tunç Çağı’nda insanların malzemeleri birçok farklı şekilde elde ettiğini gösteriyor. Bazıları doğadan toplanmış, diğerleri de ehlileştirilmiş ve güdülmüş. Geri kalanlar ise başka yerlerden değiş tokuş yapılmış.”
Örneğin, Datrana’daki kaplarda, nişasta tahıllarının %99’u buğday, arpa, çavdar ve onların yabani benzerlerini içinde olduğu Hordeeae (Buğdaygiller) grubu tahıllardır. Bunlar Gujarat’a özgü olmadığı için başka alanlardan buraya getirildiği fikrini öne çıkarmakta.
Loteshwar ve Shikarpur’daki kaplar genellikle (%67-%73 nişasta tahılları) fasulye tahılı içermekteydi. Araştırmacılar büyük ihtimalle ilk kez değirmen taşında ezilen ve sonra yemeklerde kullanılan zencefil kalıntıları da buldu.
Üç yerleşimden alınan kaplardaki lipitler, çoğunlukla çözünmüş hayvan yağlarının tipik yağ asitleriydi. Kapların çoğunluğunda (%78), yağ asitlerindeki karbon izotopları 13C ve 12C’nin yakınsak bolluğu, bu yağın domuzlar, kuşlar veya tavşanlar gibi hem etçil hem de otçul türlerden geldiğini gösteriyor. Bu beklenmedikti. Çünkü Gujarat’da Bakır ve Tunç Çağı’nda bulunan hayvan kemikleri şu ana kadar hep evcil sığır, manda, koyun, keçi, yabani geyik ve nilgai antilopları gibi geviş getirenlerden olmuştu. Ancak analizi yapılan kapların sadece %22’sinde geviş getiren hayvan yağlarıyla tutarlılık gösteren izotopik imzası vardı. Balık veya süt ürünü kalıntılarına da hiç rastlanmadı.
Hiçbir fitolite de rastlanmadı. Çünkü bunlar genelde bitkilerin yenilemeyen kısımlarıdır. Bu kısımların eksik oluşu, tohum ve tahılların yenilemeyen kısımlarının çıkarıldığını ve kaplara konulmadan iyice temizlendiğini ortaya koyuyor.
Yazarları şaşırtan bir başka şey ise, Bakır Çağı’ndan İndus Vadisi Uygarlığı’na uzanan bu köklü kültürel değişikliklerin, hayvanların ve bitkilerin pişirilmeden önce ve pişirilme sırasında nasıl süreç üzerinde etkisinin olmaması oldu.
“García-Granero’ya göre: “Sonuçlar, farklı malzemelerin farklı pişirme metotlarıyla kullanıldığını da öne sürüyor. Prehistorik dönemde Gujarat’da vazgeçilmez bir tahıl olan küçük darıların kaplarda tespit edilmemesi, küçük darıların sadece unlu besinlerde, fasulye gibi diğer ürünlerin ise güveç gibi daha geniş bir yemek çeşitliliğinde kullanıldığını gösteriyor.”
Pompeu Fabra Üniversitesi’nden son yazar Prof. Marco Madella araştırmayı şöyle sonlandırıyor:
“Güncel çalışmadaki mikro bitki kalıntıları ve biyomoleküllerin birleştirilip kullanılması, antik mutfak kültürü konusunda bizi aydınlatma yolunda büyük potansiyele sahip.”
“Güney Asya’daki mutfak kültürünün incelenmesinde bir sonraki adım, özellikle biyomolekül analizleri için malzeme ve tarifleri daha iyi anlamak adına referans materyalini genişletmek olacak. Bugünlerde İndus Vadisi Uygarlığı’nın kentleşmeye geçiş sürecini incelemek adına araştırmamızı daha da genişletiyoruz.”
Bölüm Editörü: Burak Erdem
Yemek Pişirme Kapları