Berna Güler

The Fall (2006)

Yazar: Berna Güler

Tarsem Singh

26 Mayıs 1961 Hindistan doğumlu olan Singh: yönetmen, yapımcı ve senaristtir. Kariyerine müzik videoları çekerek başlayan Singh’in ilerleyen dönemde çektiği reklam filmleri ise adeta yıldızını parlatmıştır. Girdiği her işin altından başarı ile kalkan yönetmenin ilk sinema deneyimi 2000 yılına tarihlenen The Cell’dir. Her bir filmini tek tek anlatmayı ne çok isterdim aslında ama öyle bir filmi var ki, bu filmi anlatabilecek  kelimeler daha türetilmedi sanki. Bu hususta, benim naçizane cesaretim sadece deliliğe yaklaşan hayranlığımın bir yansıması. Evet, Tarsem Singh 2006 yılında The Fall‘u yarattı, mükemmellik kavramı somutluğa ulaştı.

Yo Ho Ho (1981)

The Fall’un en ilkel hali 1981 Bulgar yapımı Yo Ho Ho filmidir. Yani The Fall, bir uyarlamadır, yeniden hayat buluştur. Yo Ho Ho’nun yönetmeni: Zako Hesjika, senaristi ise: Valeri Petrov’dur. The Fall’da Yo Ho Ho’dan ayrı birkaç detay söz konusudur. İlk olarak The Fall’daki küçük bir kız çocuğu olan Alexandria karakteri Yo Ho Ho’da Leonid isimli küçük bir oğlandır. Alexandria’nın düşdaşı Roy ise, Leonid’in Kiril Vayiski’si olarak karşımıza çıkar. Ayrıca Kiril Vayiski’nin Leonid’e anlattığı hikaye, Roy’un Alexandria’ya anlattığı hikayeden farklı olarak bir gemide ve korsanlar arasında geçer. Filmin ismi de zaten korsanların meşhur kahkahasından gelmektedir. Yani, Yo Ho Ho!

The Fall

Öncelikle film 117 dakika sürmektedir. Bu 117 dakikanın her saniyesinde ince ince işlenmiş bir giz söz konusudur. Beethoven’ın Symphony No. 7 in A major, Op. 92, II. Allegretto şaheseri ile siyah-beyaz başlayan bir film düşünün. Bu bile izlemek için bir sebep sunuyor.

1920’lerde Los Angeles’ta dublörlük yaparken kaza geçiren aşırı melankolik ve intihara eğilimli Roy ile portakal toplarken ağaçtan düşüp kolunu kıran minik Alexandria tesadüfen aynı hastaneye yatıyorlar. Alexandria’nın hastanede gezerken Roy’un odasına uğraması ile iletişime geçen ikili, zamanla uçsuz bucaksız bir yolculuğa çıkıyor. Roy, küçük Alexandria’ya bir hikaye anlatmaya başlıyor. Roy’un karamsar ruh hali ile oluşturduğu masalı, Alexandria’nın çocuksu hayal gücüyle birleşince ortaya hayal ile gerçekliğin ayrı ayrı anlamını yitirdiği, bir bütün olarak mükemmelliğe erdiği enfes bir eser ortaya çıkıyor. Alexandria bazen hikayenin depresif gidişatını beğenmeyip Roy ile tartışmalar yaşıyor. En nihayetinde Roy, Alexandria’ya eğer istiyorsa hikayenin gidişatını belirleyebileceği bir yol sunuyor. Çocukluğun ilk günahı, ilk ‘düşüş’ü ile masal ve gerçek, iyi ve kötü, yaşam ve ölüm bu iki arkadaşı sıradışı duygulara itiyor.

Film her anlamda bir bütünü ve ötesini barındırıyor. Adeta Salvador Dali tablolarından çıkan vurucu sahnelere sahip. En başında da dediğim gibi ince ince işlenmiş 117 dakika, alt metni binlerce imgeyle sunuyor seyirciye. Sanatın en yoğun, en harman hali.

Dünya üzerinde böyle bir film olduğu için çok şanslıyız!

Künye

Yönetmen: Tarsem Singh

Senaryo: Valeri Petrov

Oyuncular: Lee Pace, Catinca Untaru, Justine Waddell

Süre: 117 dk.

Related posts

Leave a Comment