Yazar: Drake T. Wolfgang
İyi günler sevgili Gorgonlar. Ben Drake T. Wolfgang. Gorgon Dergisi’nin ilk sayısında sizlere bilimkurgunun ne olduğunu, fantezi edebiyatından nasıl ayrıldığını ve onun alt türlerinden bahsetmiştim. Yazının sonunda da şiddetle sizlere bilimkurguyu sevdireceğimi söylemiştim. Tabii ki sözümün arkasındayım ve bilimkurgu türünün ikinci yazısı ile karşınızdayım. Bu yazı dizisini dergiden çıkarıp internet sitesine almaya karar verdik. Bundan sonra buradan sizlere sesleneceğim.
Şimdi efenim, bilimkurgu dediğimiz kategori içerisinde bilinmesi gereken şeylerden bir tanesi de temelleri ve temalarıdır. Yazılı ve görsel eserlerde işlenmekte olan konular, genellikle bir tema üzerine yazılır ve bu temalar da belirli temeller üzerine kurulur. Size bunlardan bahsedeyim biraz;
Gelecek Zaman / Geçmiş Zaman Teması
Bildiğiniz veyahut gözlemlediğiniz üzere, bazı hatta çoğu bilimkurgu eseri ya gelecek zamanda geçer ya da geçmişten geleceğe uzanan bir serüveni önünüze serer. Bu bazen tam tersi de olabilir.
Bu eserler içerisinde ana karakterimiz, gelecek zamana yolculuk yapabilir. Gelecekte de yaşayabilir. Gelecekte yaşarken de geçmişe gönderilebilir. Eserin konusu ne olursa olsun karakter/karakterlerimiz, bu tema minvalinde hareket etmektedir.
Örneğin, Geleceğe Dönüş (Back to the Future) filminin serisini ele alalım. Baş karakterimiz Marty McFly Junior, Doktor Emmett Brown sayesinde geçmişe, geleceğe hatta şu anki zamanın farklı bir varyasyonuna gönderilir. Karakterimizin başına ne gelirse gelsin, ana tema daima zaman ve zamanın onun üzerindeki etkisidir. Hatta kendisinin yaptığı eylemlerin de zamana olan etkisi sürekli izleyici kitleye gösterilir.
Marty McFly Junior, film boyunca geçmişte ya da gelecekte değiştirmek istediği ya da istemeden değiştirmiş olduğu şeylere sürekli müdahale etmeye çalışır. Bu da başka yan konulara ya da farklı etkilere sebebiyet verir. Ancak film boyunca ne olursa olsun, Doktor Emmett Brown sürekli aynı repliği izleyici kitleye ders niteliğinde verir gibi Marty’e söyler; “Geçmişte bir değişikliğe sebep oldun Marty! Hiçbir şeye dokunma demiştim!” ya da “Zamana müdahale etmemelisin Marty!” gibi.
Başka örneklerimizi de verelim:
Geleceğe Dönüş Serisi (Back to the Future) 1985 – 1989 – 1990
On İki Maymun (Twelve Monkeys) 1995
Bugün Aslında Dündü (Groundhog Day) 1993
Paralel Evren Teması
Geldik bilimkurgu evreninin göz bebeklerinden bir tanesine: Paralel Evrenler!
Bu tema içerisinde yazılan her eser ya da görselliğe dökülmüş her metin, izleyici ya da okuyucu kitlesine genelde ters köşe diye tabir edilen kavramı yerine getirmek için kullanılır aslında.
Oldukça ilgi çekici bir yapısı vardır Paralel Evren Teması’nın. Ancak bu temanın kurulması ve düzenlenmesi oldukça zordur. Çünkü şu an içerisinde yaşadığımız dünyanın farklı bir varyasyonu oluşturulacaktır ve bu varyasyonda şu anda gözlemlemekte olduğumuz olaylar, canlılar hatta ve hatta doğa hayatı bile farklı olacaktır.
Örnek vermek gerekirse, bir karakter oluşturacaksınız. Adı Haydar, mesleği kebapçılık, yaşı otuz (30), medeni durumu bekar, dini yeşil kesik zeytine tapmacılık olsun. Bu karaktere de bir olay yaratacaksınız haliyle. Ancak bu olay Paralel Evren Teması’na giriş yapmalı. Mesela Haydar’ın dükkanının deposuna bir gün küçük bir meteor düşmüş olsun. O kadar küçük olsun ki görünmesin. O meteor da kıymaların içine saplanmış olsun. Haydar sabah kahvaltısı olarak kendisine kebap yapmış olsun. Bunu yesin ve karnı ağrımaya başlasın. Hızlıca tuvalete gitsin. Hacetini gidersin. Tuvaletten çıktığı an kendini Fransız Restoranı’nda bulmuş olsun. Ne oldu şimdi? Hop Haydar paralel evrene geçmiş oldu. Ancak bu kadarla sınırlı kalamazsınız. Olay burada patlak verir işte. Haydar’ın paralel evrendeki hayatı farklı olmalı! Sonuçta Fransız Restoranı açmış ise buna bir altyapı gerekiyor. Kendisi Türk de olmayabilir. Çevresi de öyle keza. Kız arkadaşı, annesi, babası da farklı olacak doğal olarak. Hatta kendi evreninde beyaz peynire alerjisi varken şu an acı bibere alerjisi olabilir.
Gördüğünüz üzere, paralel bir evren kurulduğu an her şey değişecektir. Ya da hiçbir şey değişmeyecektir. Çünkü önceki hayatında sağa dönmüş olan Haydar, o anda sola dönmüş olduğu bir paralel evren yaratmış olacaktır. Bu ve buna benzer çoğu şey kurgulamak oldukça zordur. Her ne kadar paralel evren örneklerini içeren yüzlerce öğe varsa da, içerisinde gerçekten kaliteli olan çok az eser bulunmaktadır.
Tabii ki her zaman olduğu gibi örneklerimizi de verelim;
Mr. Nobody – 2009- (Karakterin yaptığı seçimler sonucu hayatında neler olabileceğini gördüğümüz bir filmdir kendisi)
Donnie Darko -2001- (Karakterimizin odasına bir gün, bir yolcu uçağının motoru düşer. Ancak karakter o sırada yatağında uyumaktadır. Ya o sırada odasında olmasaydı?)
Şahane Hayat (It’s A Wonderful Life) -1946- (Hayatından bezmiş ve intihar etmek üzere olan bir adamın karşısına bir melek çıkar ve der ki “Ya yaşamamış olsaydın ne olurdu merak ediyor musun?” )
Robot Teması
“Bu bir tema değildir. Bu bir nesnedir.” diyenleri duyuyor gibiyim sanki. Aslında küçük bir hak payı vermekle birlikte, geri kalan paydayı da “Hayır. Bu bir temadır!” diye kullanmak istiyorum.
Bilimkurgunun başlarında, yani ilk dönemlerinde robotlar ya da mekanik tasarımlar ya yan faktör olarak ya da ana karakterin hikayesini canlı tutmak için kullanıldı. Ancak daha sonraki süreçlerde, robotlar teması kendini daha geniş bir kitleye yaydı ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte Yapay Zeka kavramının da ortaya atılmasıyla başrol olarak eserlerde yerini aldı.
Bu temanın ortaya çıkmasının en büyük etkenlerinden bir tanesi, insanlığın kendi elleri ile ürettiği makinelere can verince nasıl olacağını hayal etme prensibidir. İlk başlarda yapılan robotlar ya da mekanik tasarımlar oldukça katı bir görünüşe sahiptir. Hatta bazı robotlarda sadece gözler olarak ışıklar bile kullanılmıştır. Ancak ilerleyen yıllarda tasarımlar oldukça gelişmiş, katı robot figürü, yavaş yavaş insan iskeletine ve insan benzeri hareket kabiliyetine bürünmüş, en sonda da aynı bir insan gibi yaratılmıştır.
Buna verilebilecek en bariz örneklerden bir tanesi, tabii ki Terminatör serisidir. Ana karakterimiz gelecekten geçmişe gönderilmiştir bir robottur ve dünyayı büyük bir felaketten kurtarması gerekmektedir. Filmin başlarında ve diğer serilerinde ana karakterimiz, robotumuzu oluşturan kişi olarak görünse de filmi film yapan T-800′dür. Yani Terminatör’dür.
Diğer en büyük örneğimiz Transformers çizgi dizisi ve reel çekim film serisidir. Ana karakterlerimizin neredeyse hepsi Cybertron Gezegeni’nden gelen Autobot’ladır. Bir de bunların düşmanları olan Decepticon’lar vardır. Bu iki grubun ikisi de kendi bilinçlerine sahip olan robotlardır. Çizgi dizisinde, çizgi romanlarında ve filmlerinde geçen bütün hikaye, bu iki grubun üzerine kurulmuştur. Ana karakterlerin çok az kısmı insan olarak gösterilse de, aslında onlar ana konuyu zenginleştirecek yan unsurlardır.
Başka örneklere de geçecek olursak;
Chappie -2015- (Ana karakterimiz yapay zekaya kavuşmuş bir robottur ve bir insan gibi yaşamayı öğrenmeye çalışmaktadır.)
Yapay Zeka (Artificial Intelligence: Al) -2001- (Hastalığından dolayı biyolojik saati durdurulmuş olan bir çocuğun ailesine, onun yerine geçebileceklerini düşündükleri yapay zekaya sahip bir çocuk verilir. Ancak bu robot çocuk, gerçek bir çocuk olmayı istemektedir. Pinokyo masalının farklı bir varyasyonudur aslında bu film.)
Wall-e -2008- (Ana karakterimiz doğa hayatı sona ermiş bir gezegen üzerinde insanlardan kalan atık çöpleri toplamakta olan bir robottur ve bir gün küçük bir fidan ile birlikte başka bir robot da bulur.)
Temalardan şimdilik bu kadar sayın Gorgonlar. Temaların devamı gelecek elbette çünkü çok uzun bir konu ve sizi yormak istemem. Devamında da bilimkurgu temelleri üzerine devam edeceğim ve bilimkurguyu giderek size benimseteceğim! Tekrardan iyi günler, iyi okumalar, güzel haftalar-aylar-yıllar sizlere sayın Gorgonlar! Ben Drake T.Wolfgang.
Biterken Çalıyordu; Niña Pastori y Falete – Valgame Dios