Yazar: Anna Pusca
Çevirmen: Nil Karaca
Bu Makalenin / [ On Benjamin’s Public (Oeuvre) ] orijinaliThe Public Domain Review'a aittir. Creative Commons Attribution-ShareAlike 3.0 lisansıyla korunmaktadır.
Filozof, edebiyat eleştirmeni ve deneme yazarı Walter Benjamin, 1940 yılında Nazilerden kaçarken İspanya’nın sınır kasabası Portbou’da intihar etmişti. Aradan 70 yıl geçtikten sonra, 2011 yılında eserleri dünya çapında pek çok ülkede kamuya açık hale geldi. Anca Pusca, Walter Benjamin: The Aesthetics of Change (Değişimin Estetiği) adlı romanında, Benjamin’in eserlerinin dijital çağla ilişkisini ve çalışmalarının online olarak herkese açık hale gelmesinin etkilerini değerlendiriyor.
Edebiyat eleştirmeni, filozof, çevirmen, deneme yazarı, radyo programı sunucusu gibi pek çok yeteneği bir arada bulunduran Alman Yahudi entelektüeli Walter Benjamin, akademisyenler ve entelektüeller tarafından her zaman ilgi odağı olmuştur. Ağır akademik makaleleri, eşsiz Marksizm yaklaşımı, Yahudi mistisizmine yönelik yoğun ilgisi ve daha da önemlisi, erken 19. yüzyılda Avrupa’nın geçirdiği önemli değişimleri yakalayıp, tutarlılık sağlayan malzemenin imbikten geçirildiği edebi ve zamansal çerçeveleri -demir, beton, alışveriş merkezleri, fotoğraf ve film gibi yeni teknolojiler, ideolojik propaganda- kelimelere aktarabilme yeteneği, Benjamin’e bugün hala geçerliliğini koruyan bir ün kazandırmıştır. Her disiplinden sanatçılar, filozoflar ve teorisyenler, bugünün sosyal ve siyasal dönüşümleriyle dikkat çekecek derecede bağlantılı çalışmalarının farklı okuma ve anlamlarını sunmaktadırlar.
Benjamin’in çalışmalarının takipçileri günümüzde çoğunlukla akademik çevreler olmakla birlikte bu durum kendi döneminde kesinlikle geçerli değildi. Frankfurt Üniversitesinde ders verme talebi reddedilince Benjamin akademi dışında kalmış ve çalışmaları da bu yönde devam etmişti: eserlerinin büyük çoğunluğu parçalar halinde –makaleler, kısa hikayeler, günlük yazıları, mektuplar, gazete ve dergi yazıları, radyo yayınları- ağırlıklı olarak dergi makaleleri ve radyo çalışmaları olarak kamuya sunulurken eserlerinin sadece birkaçı Horkheimer ve Adorno aracılığıyla Sosyal Araştırmalar Enstitüsü (Institute for Social Research) tarafından basılma girişiminde bulunulmuştur. Bu, sadece Benjamin’in yazı tarzını değil –çok daha fazlasının daha geniş kitlelere açık hale gelmesi nedeniyle- onun dil ve metnin rolüne dair düşüncelerini de etkilemiştir. Çalışmalarının, önceleri mali ve pratik sınırlamalardan kaynaklanan nedenlerle ortaya çıkan bütünsellikten uzak yapısı, daha sonra Benjamin’in metodolojisinin simgesi haline gelmiştir ve bu yapı, özellikle tamamlayamadığı şaheseri Arcades Project’te (Pasajlar Projesi) kendisini göstermektedir.
Simgesel, modern bir şehir olarak 19.yy Paris’ine dair düşünce ve görüntüleri yansıtan bir katalog olarak tasarlanan Arcades Project, -parçalar halinde karşımıza çıkan, doğrusal olmayan bir bakış açısıyla görülüp değerlendirilebilecek bir metin yapısıyla- sadece tarz olarak değil, gerekli zamansal ve sözel devamlılığa dayalı geleneksel metin yapısını kırmak suretiyle entelektüel olarak da olağanüstü bir yenilik sunmakta ve kelimelerden çok bu kelimelerin çağrıştırdığı imge ve materyallere dayanan yeni bir mimari anlayış yaratmaktadır. Benjamin, etkili bir şekilde farklı Parizyen sahneler oluşturmakta, bunları bir fotoğrafçıdan farklı bir şekilde yansıtmaktadır. Bu sahnelerin her biri, bir metnin parçaları olarak kendi zamansallığını içermekte ve hem diğerleriyle bağlantılı hem de onlardan bağımsız olarak var olmaktadır. Benjamin, her bir sahnenin anlamını, bu sahnenin ortaya koyduğu materyalin zamansallığıyla harmanlayarak –örneğin harabe halindeki eski Parizyen pasajları yeni ortaya çıkmakta olan bir mimari olarak resmetmek gibi- bugünün, ne geçmişten ne de gelecekten bağımsız olarak var olamayacağı benzersiz bir diyalektik yaratmaktadır.
Günümüzde Benjamin’in eserlerinin olması gerektiği gibi daha geniş bir kitleye, kamuoyuna açılması, Benjamin’in kendisinin bile öngöremeyeceği yepyeni imkanlara kapı açmıştır. İnternet teknolojisi ve Benjamin’in eserlerinin parçalarının elektronik ortamda toplanabilmesi, sınıflandırılabilmesi ve yeniden organize edilebilmesi imkanı, belki de Benjamin için ölümünden sonra Arcades Project’in bir yandan yayıncıları tatmin ederken diğer yandan yenilikçi çerçevesini koruyacak bir şekilde organize edilebilmesine olanak sağlayacaktır. Sadece bir düğmeye basılarak Benjamin’in parçalar halindeki eserlerine kolaylıkla ulaşılabilmesi, dijital bir imge olarak, Benjamin’in orijinal amacına çok yakın bir materyal olarak bir metnin belirmesi ile ortaya çıkabilecek interaktif elektronik bir Arcades Project, yepyeni imkanlara da kapı açacaktır.
Benjamin’in çalışmalarını tasnifleme, dosyalama, yakından izlemeye yönelik takıntısı, Nazi istilası altındaki Fransa’dan kaçarken taslaklarının kopyalarını çıkararak farklı arkadaşlarına bırakması ve Arcades Project’in tamamlanmamış nüshasını ölümüne kadar yanında taşıması, onun çalışmalarını koruma konusundaki kararlılığını, eserlerinin gelecekteki izleyicilerine ulaşacağına dair umudunu göstermektedir. Onun, pek çoğu hala bulunamamış ve yorumlanmamış çalışmalarının tüm parçalarının bir araya getirilmesi ve yayıncıların, yaşadığı dönemde fazlasıyla bağımlı kaldığı kısıtlamalarından kurtularak kamuoyuna sunulması, Benjamin’e son bir teşekkür olanağı sağlaması açısından bulunmaz bir fırsat olacaktır.
Yazılı eserlerinin, özellikle “The Work of Art in the Age of Its Mechanical Reproducibility (Teknolojik Olarak Yeniden Üretilebildiği Çağda Sanat Yapıtı)” adlı makalesi başta olmak üzere medyaya dair diğer yazılarının, teknoloji aracılığıyla online olarak yayınlanması, içinde bulunduğumuz zaman dilimine de son derece uygun düşmektedir. “Sanat Yapıtı” üzerine makalesi, pek çok sanatçı ve teorisyen tarafından dijital teknolojilerin sanat, kültür ve politik mobilizasyon üzerinde yeniden üretim formu olarak etkisinin anlaşılması için kullanılmaktadır. Onun, görme eyleminin önceliklendirilmesine, bilgi ve imgenin teknik araçlarla iletilmesinin hızlı olmakla birlikte bu şekilde yeniden üretilen imgenin artık gerçeklikten ve sahnenin yaratıldığı andaki yöneliminden tamamen uzaklaşmış olmasına dair görüşleri, bugün de geçerliliğini korumaktadır.
Benjamin’e göre kitle kültürünün farklı ideolojiler tarafından yeniden tasavvuru ve potansiyel manipülasyonu, algının “gerçekliği” saptama –imgeyi, bu imgenin resmedildiği orijinal ortamla bağlantılandırma- konusundaki yetersizliği üzerinde son derece etkilidir. Teknoloji sayesinde imge artık “sanat” kapsamından çıkıp “politika” alanına geçmektedir. Benjamin’in iddiasına göre onun zamanının en çağdaş teknolojisi olan film, “insanoğlunun, hayatındaki rolü giderek artan çok sayıda araç gereçle başa çıkmak için gereken idrak ve tepkisini eğitme amacına hizmet ediyorsa,” benzer bir mantık, bugünün farklı internet teknolojilerine de uygulanabilir. Ancak Benjamin, “film endüstrisi” denilen kavramın kitlelerin hem lehine hem de aleyhine kullanılabiliyor olması nedeniyle bir yandan bu teknolojiye hayranlık beslerken bir yandan da bundan rahatsızlık duymaktaydı. Biz de bugün aynı durumun “internet ve sosyal medya endüstrisi” için geçerli olduğunu giderek daha fazla öğrenmekteyiz.
Benjamin’in yazılı eserlerinin pek çoğu, bugün giderek daha fazla kitleler için önemli anlamlar içermektedir. Belki de artık Benjamin figürünü saran gizemi –çalışmalarına sınırlı erişim ve sıkı kontrollerin yarattığı gizem- ortadan kaldırıp Benjamin’le ve onun eserlerinin izleyicilerine ulaşmasıyla ilgilenmemizin zamanı gelmiştir.
Anca Pusca, Londra Üniversitesi, Goldsmiths Uluslararası Çalışmalar Bölümünde Kıdemli Okutmandır. Walter Benjamin: The Aesthetics of Change kitabı ve Benjamin üzerine Alternatives, International Political Sociology, Perspectives ve Journal of Research and Development dergilerinde yayınlanan diğer makalelerin yazarıdır.
Redaksiyon: Büşra Erturan
Editör: Arman Tekin