Gorgon Sineması

Hong Kong Dövüş Sanatları Filmlerine Tarihsel Bir Yolculuk

Dövüş Sanatları

Yazarlar: Sek Kei, Rolanda Chu ve Grant Foerster

Çevirmen: Büşra Erturan

Hong Kong Dövüş Sanatları Filmlerine Tarihsel Bir Yolculuk

King Hu’nun Come Drink with Me filmi (1966)

 

Dövüş Sanatları: Kısa Bir Geçmiş

Çin dövüş sanatlarının askeri stratejide ve konu olarak eğitimde kullanımı Zhuzi Baijia’ya (Qin Öncesi dönemden ve Erken Han Hanedanlığına kadar olan süredeki çeşitli düşünce ekollerinden) kadar uzanır ve Muharip Devletler Dönemi askeri metinlerinde kayıtlıdır.

Doğa bilimleri ve dinin geleneksel Çin teorileri, efsaneler, gelenekler ve piktografik (resim yazısı) simgeler ile birlikte kendi askeri ve savunma amaçlarının ötesine geçirerek Çin Dövüş Sanatlarına dâhil edilmiştir.

Dövüş sanatlarının gelişimi boyunca, kendini güçlendirme, tedavi edici egzersizler ve performans üzerine durulmuştur. Dövüş Sanatlarıyla birleşen müzik, dans ve akrobasi Çin Tiyatrosu’nda önemli bir yere sahiptir. Dövüş Sanatları yapmayan aktörler bile vücut hareketlerini artırmak ve geliştirmek için dövüş sanatları çalışmak zorundaydı. Dövüş Sanatları ayrıca aslan ve ejderha dansı gibi törensel kutlamalara da uyarlanmıştır ve sokak tiyatro gösterisinde yaygın öğelerdir.

Çin Tarihinin Dönemleri

M.Ö 1500-1100: Shang ya da Yin Krallığı

1100-722: Erken Chou Dönemi

722-481: Ch’un Ch’iu Dönemi

481-221: Muharip Devletler Dönemi

221-206: Ch’in Hanedanlığı

MÖ. 206-MS 221: Han Hanedanlığı

221-265: Üç Krallık (San Kuo)

265-315: Tsin Hanedanlığı

316-589: Kuzey ve Güney İmparatorlukları (Nan Pei Chao)

589-618: Sui Hanedanlığı

618-907: T’ang Hanedanlığı

907-960: Beş Hanedanlık Dönemi (Wu Tai)

960-1127: Sung Hanedanlığı

1127-1280: Kin veGüney Sung Hanedanlıkları

1280-1368: Yuan (Moğol) Hanedanlığı

1368-1644: Ming Hanedanlığı

1644-1911: Ch’ing (Mançu) Hanedanlığı

1911-Günümüz: Cumhuriyet

Sinemayla İlgili Örnekler

Çin sinema sektörü, geleneksel değerler yok olduğunda -batı kültürünün kuşatması altında- yüzyılın başlangıcından hemen sonra kurulmuştur. Hem kültürel unsur olarak hem de günlük yaşantıda özgün dövüş sanatlarına olan ilgide düşüş yaşanıyordu. Erken sinematik anlatılarda, sahne sınırlarına uymaktansa, yapay, özgün olmayan öğeler kullanılmış; karakterler doğaüstünün yardımıyla büyülü dartlar kullanan, avuç içi (palm power) gücüne sahip, bariz olan tellerle uçuyormuş gibi yapan kılıç büyücüleriydi. Bu türde ilk büyük başarı Burning of the Red Lotus Monastery (1928) filmiydi ancak özgün Çin dövüş sanatları 1949’da Hong Kong’ta ilk Wong Fei Hong filmi yapılana kadar büyük oranda beyazperde de mevcut değildi.

Wong Fei Hong Filmleri

Wong Fei Hong, Qing Hanedanlığının sonları ve Cumhuriyet döneminin başlarında ünlü bir doktor ve dövüş sanatları ustasıydı. Wong’un 1924’te hayatını kaybetmesine rağmen,  efsaneyi devam ettiren Kantonca (Güney Çin) filmlerinin başarısı nedeniyle efsanevi halk kahramanı olarak sevilerek anılır.

1949-1959 yılları arasında en az 62 Wong Fei Hong filmi üretildi. Eski dövüş sanatları filmlerindeki fantastik, sahne odaklı öğeleri reddederek, daha uygun dövüş sanatı biçimlerinden, özgün silahlardan ve otantik Çin stillerinden yana olmuşlardır. Bütün filmlerde Wong rolünü oynayan Kwan Tak-hing ve Wong’un baş ezeli rakibini oynayan Shek Kihn (Batı izleyicileri tarafından Enter the Dragon filminde Bruce Lee’nin düşmanı Mr. Han olarak bilinir) dövüş sanatları ustası olarak yetiştirilmişlerdir. Doğru dövüş sanatlarının Wong Fei Hon filmlerinde kullanımı, dövüş sanatları eğitmenini prodüksiyon ekibinin önemli bir üyesi haline getirmiştir. Seriler muazzam başarıları dışında; özgün Çin dövüş sanatlarını belgelemeye, tanıtmaya ve korumaya yardımcı olmuştur.

Wu Xia Pian

Mandarin dilinde bir terim olan wu xia pian köken olarak dövüş sanatları film türüne atıfta bulunmaktadır. “Wu xia” kahramanlık mücadelesi, “pian” ise film demektir. Wong Fei Hong filmleri dürüst değerleri ve ahlaki mesajlarıyla klasik wuxia filmlerini simgelese de; terim zamanla sonraki Wong Fei filmleri de dâhil olmak üzere, popüler kullanımla birlikte, nedensiz şiddet ve kahramanlık dışı mücadeleleri de içermişti. 1970’lerde kung-fu filmleri ortaya çıkmasıyla birlikte silahsız dövüş filmleri, kılıçlı ve silahlı dövüş filmlerinden ayırt edilmemişti.

Mandarin Kantonca’ya Karşı

Japon-Çin savaşı ve sonradan Komünistler ve Milliyetçiler arasında olan sivil savaş sırasında, anakara Mandarin’deki film yeteneği (Şangay merkezli), Hong Kong’a taşındı. Hevesleri ve daha iyi film yapma becerileri birleşince, Mandarin göçmenler hızla Hong Kong’daki Kanton meslektaşlarının yerini aldılar ve başarıları Hong Kong’un piyasayı Anakara Çin’e kaybetmesini telafi etti.

Mandarin/Kanton ayrımını anlamak önemlidir. Bu terimler Çin dilinin konuşulan farklı lehçelerine karşılık gelir. Yazılı dildeki anlamı ise tüm lehçeler için evrenseldir. Bu yüzden Çincenin ilk zamanlarındaki sessiz filmlerinde (Çince metinle olduğu için), lehçeler arasında bir farklılık var olmamıştır. Sesin gelmesiyle birlikte, kaydedilen sesin Kantonca ya da Mandarince olması gerekliydi. İşitsel farklılığa rağmen, Çince altyazılar iki pazarın da filmlere ulaşmasını sağlıyor. Kanton ve Mandarin sineması aynı pazarı paylaşıyorlar ve bu yüzden bu stüdyoları farklı ülkelerin sinemaları olarak değil rakip stüdyolar olarak kavramak gerekir.

Mandarin Dövüş Sanatı Filmleri

Hong Kong’un Mandarin ağırlıklı sineması, wu xia filmlerinin (Kanton Wong Fei Hong filmleri de dâhil) şiddetini bilindiği üzere reddetti ve wen yi pian’la (edebi sanat filmleri), melodramla ya da kitap ve tiyatro uyarlamalarıyla övündü. 1960’larla birlikte Hong Kong toplumu, yeni ve eski ideolojilerin ve Doğu/Batı kültürünün melezi haline geldi. Sinema izleyicisi daha yeni konular isteyince, Mandarin film yapımcıları bu talebe özel efektleri ve başka yenilikleri içeren filmler üreterek cevap verdiler.

Li Hanxing’in  gerilim yaratmak için tiz ve yüksek ses efektleri kullanılan Enchanting Shadow (1960) gibi filmleri ve Yue Feng’in aktörlere yerçekimsiz atlıyormuş illüzyonu sağlayan trambolinlerin kullanıldığı The Swallow (1961)filmleriyle birlikte yeni tür başlamıştır. The Swallow filminde ayrıca, birçok çekim tersten basılarak kullanılmıştır.

1966’dan itibaren bu tür King Hu ve Shaw Brothers Prodüksiyonu (Shaw Kardeşler Mandarince konuşan, Şangay’dan Hong Kong’a göç eden film yapımcılarıydı) tarafından yapılan Come Drink with Me filmiyle birlikte olgunluk dönemine erişti. Film, yaratıcı sinematik tekniklerle kadim Çin dövüş sanatının zarafetini yakaladı. Chang Cheh’nin aynı yıl çıkan Magnificent Trio filmi, Japon Samuray filmlerinin etkisini gösterdi. 1967 ile de dövüş sanatları türü Hong Kong sinemasına hâkim oldu. King Hu ve Chang Cheh  sırasıyla Dragon Gate Inn ve The One-Armed Swordsman filmleriyle bu türün yönetmenleri olarak başarı göstermeye devam ettiler.

Mandarin dövüş sanatları filmleri, bugünden oldukça farklı olan dövüş sanatları dünyasının romantik vizyonunu öngörmüş, Hong Kong’un günümüz fantastik ve savaş filmlerinin gidişatını belirlemiştir. Sinemayla ilgili yeniliklerine ek olarak, King Hu ve Chang Cheh film karakterleri için yeni davranış kuralları geliştirmişlerdir. Wong Fei Hong’un Konfüçyüsçü duruşundan uzaklaşan filmler, Budist ve Taocu tutuma doğru yöneldiler. Önceki kahramanlık fimleri (wu xia pian) karmaşık ilişkileri ve olayların ölçülü bir nedenselliğini ortaya koyarken, Mandarin dövüş sanatları kılıca dayalı düelloya, romantizme ve en ufak bir sebepten çıkan gerçekdışı dövüşlere vurgu yapmıştır. Kanla dolu düelloların sunumu filmlerin en önemli kısmıydı ve kılıç ustası kahraman da bu formülün ana unsuruydu.

Kültür Devrimi

Dövüş sanatları filmlerinin yeniden doğuşu, 1960’larda Çin’in Kültür Devrimi ile aynı zamana rastladı. Ayrıca Hong Kong da şiddet ve toplumsal kargaşayı yaşadı ve şehrin sokaklarındaki mücadele ekrana yansıdı. 1967’de Kanton yapımı Wong Fei Hong filmleri mücadeleye katılmak, ahlakı ve geleneği korumak için geri döndü. Bu tarihi serinin 1970’lerde tekrardan yapımı durdu ve kısa süre sonra Kanton sineması önemli derecede zayıfladı.

1970’ler, Bruce Lee ve Kung Fu Filmleri

1970’lerde kahramanlık filmleri (wu xia pian) kanlı kılıç dövüşüne önem vermeyi bırakıp silahsız dövüşe yöneldi. Böylece dövüş stilleri, sinemaya ait tekniğe daha az bel bağladı ve daha akla yatkın hale geldi. Bu durum daha inandırıcı ve özgün dövüş sanatlarına dönüşü simgelerken, koşulları erken dönem Wong Fei Hong filmlerinden oldukça farklıydı.

Eğitim, zafer ve intikam yeni temalardı. Wang Yu tarafından yönetilen ve oynanan The Chinese Boxer (1970) filminde acı veren eğitim, filmin kahramanını Japon judo ve karate uzmanlarına galip gelmeye doğru götürüyordu. Lo Wei’nin The Big Boss (1971),  bir Çinli’nin yabancı bir ülkede (Tayland) mücadelesini konu aldı ve onuru, itibarı ve kimliği öne sürerek bu temaları vurguladı.

The Big Boss türde dikkat çekici değişiklikler yaptı;  tarihsel geçmişten ziyade günümüzden geçen, Tayland ve Batı boksu ve Judo’yu içeren dövüş sanatlarının birçok farklı formlarını gösterdi. Bu karışım daha sonra gelen filmler için model oldu. Daha da önemlisi, The Big Boss, Bruce Lee’yi dövüş sanatları filmleriyle tanıştırdı.

Olağanüstü bir dövüş sanatı ustası olan Lee’nin çeşitli ulusal dövüş sanatı tekniklerini sentezleyebilme becerisi, silahsız dövüş sanatları filmleri üzerinde yeni bir eğilimi harekete geçirdi. Onun bu yeteneği, odak noktasını dövüş sanatları yönetmeninden alarak dövüş sanatları oyuncusuna yönlendirdi.

“Kung fu filmleri” tanımı Bruce Lee filmleri ile birlikte silahsız dövüş filmlerini belirtmek için genel bir kullanım haline geldi. Wu xia Mandarince iken, Kung fu ise Kantonca bir sözcükten gelir. Böylelikle kung fu filmleri Hong Kong sinemasına özgü bir hale geldi ki bu terimin kendisi yerel lehçede olduğundan,  tür kendi bölgesine göre isimlendirildi. Kültürel seviyede bile Bruce Lee dövüş sanatları filmlerini ve Hong Kong sinemasını uluslararası öneme taşımakla övgülendirilebilir.

Bruce Lee’den Sonra Dövüş Sanatı Filmleri

Kanton sineması enerjisini televizyon ve komediye yönlendirirken, Mandarin sineması Bruce Lee’nin ölümünden sonra yeni fikirler aramaya başlamıştır. Gelişmelerden biri geleneksel Çin dövüş sanatları tekniklerinin araştırılmasıydı. Bu tarzdaki filmler ciddi ölçüde Guangdong kahramanları ve Shaolin geleneğine yaklaşmış, Kuzey opera teknikleri ve akrobasiyle zenginleştirilmiştir. Seri Heroes Two (1974) filmiyle başlamış, Men from the Monastery (1974) ve Shaolin Martial Arts (1974)gibi birçok filmle birlikte başarılı bir şekilde devam etmiştir.

Bu filmler dövüş sanatı tekniklerinin güçlü detaylarını tanıtmış; Heroes Two, filmde tanıtılan üç yumruk stilini açıklayan kısa bir belgeselle başlamış, bu yenilikler ise yönetmen Lau Kar Leung’a atfedilmiştir.

Dövüş Sanatları Eğitmenleri Olarak Film Yönetmenleri

Çoğu profesyonel yönetmen aslında dövüş sanatları teknikleri konusuna aşina değildi hatta King Hu ve Bruce Lee gibi en iyi filmlerin yönetmenleri bile Sammo Hung ve Han Ting Chieh gibi dövüş sanatları yönetmenlerinin yardımına ihtiyaç duymuştu. Dövüş sanatları tekniklerine verilen önem türün yeni omurgasını oluşturmuş, gerçek dövüş sanatçılarının katkısı giderek önemini artırmıştır. Dövüş sanatları eğitmenleri sadece dövüş sahnelerini ayarlamakla kalmamış, çekimleri planlamış ve bazı durumlarda esasen yönetmen rolünü üstlenmişlerdir.

Güney Stili Kung Fu: Lau Kar Leung

Lau Kar Leung dövüş sanatlarında babasıyla eğitimine dokuz yaşında başlamış, on altı yaşında Wong Fei Hong’un Kanton filmlerinde oynamıştır. Lau özgün dövüş sanatlarının ve eğitim süreçlerinin araştırılmasına öncülük etti ve eğitmenlikten yönetmenliğe geçiş yapan ilk kişi oldu. Komedi türünün ve Hui kardeşlerin filmlerinin televizyonda büyüyen popülerliğiyle birlikte, komedi unsuru dövüş sanatlarına kaçınılmaz bir katkı oldu. Lau’nun güney teknikleriyle sunulmuş Spiritual Boxer (1975) filmini,  Karl Maka’nın batı sinemasından oldukça etkilenen The Good The Bad and The Loser (1976) filmleri takip etti ve bu filmler ilk kung fu komedileri olarak kabul edilir. Lau’nun filmlerindeki Shaolin’den türemiş kung fu stilleri, Güney stili kung fu’nun dövüş mücadelesi boyutunun ilk örneklerini oluşturur.

Kuzey Stili Kung Fu: Yuen Woo Ping

Kuzey stili kung fu komedisi, güney muadiliyle neredeyse aynı zamanlarda gelişti. Daha çok akrobasi ve performansa yönelen kuzey stili dövüşün kökeni Peking Operası’ndan ileri gelmektedir. Kuzey stili sahne geleneğinde komedi unsurlarını kullanan ilk film Sammo Hung’un ilk yönetmenlik denemesi The Iron-Fisted Monk (1977) olsa da, bu tarzın asıl doğuşunu simgeleyen filmler Yuen Woo Ping’in filmleridir.

Lau Kar Leung ve Yuen Woo Ping’in erken işleri Wong Fei Hong filmlerinde olmuştur hatta Lau gibi dövüş sanatları ustalığından yönetmenliğe geçiş yapmıştır. Yuen yeni bir form kung fu komedi türü ortaya koymak için; kuzey stili dövüşle diğer yumruk stillerini birleştirmiştir. İlk filmi Snake in Eagle’s Shadow (1978) gişe rekorları kırmıştır. Yuan, daha da popüler olan Drunken Master (1978) filmiyle, Jackie Chan’in kariyerinin başlamasına yardımcı olmuştur. Çok yönlü olan Yuen, senaryo yazmış, yönetmiş ve de The Fearless Hyena (1979) ve The Young Master (1980) filmlerinde oynamıştır.

Gerilim Romanları: Chu Yuan & Tsui Hark

1970’lerin Kuzey komedilerinin başarısından önce, yönetmen Chu Yuan’ın Go Long’un dövüş sanatları/gerilim kitaplarının uyarlamalarının kısa bir dalgasıydı. Chu’nun Intimate Confessions of a Chinese Courtesan (1972) gibi popüler kılıç dövüşü filmleri, uzak geçmişte geçen romantizmin ve fantezinin karışımı filmlerdi. Bu moda diğer Gu romanlarının uyarlanmasıyla devam etti ve sektör aşırı doygun hale geldiğinde sona erdi. Televizyon -romanları detaylı serilere uyarlamakta daha becerikliydi- bu boşluğu doldurdu.

1977’de Gu’nun televizyon uyarlaması The Gold Dagger Romance, yeni çıkış yapan Tsui Hark’ın beğeni kazanmasına neden oldu.  Tsui’nin ilk uzun metraj filmi 1979 yapımı Butterfly Murders (Gu kitabından uyarlama), dövüş sanatları filmlerine teknik açıdan yenilikler getirdi ve hatta film Star Wars’a dayalı karakter modellemeleri içerdi.

80’ler: Jackie Chan

1980’lerde, Jackie Chan, Project A ve Project A II, Police Story ve Armour of God serileriyle devam eden filmlerle birlikte, kung fu filmlerine yeni bir ilham verdi. Özgün dövüş sanatları tekniklerini komedi ve macera unsurlarıyla nefes kesici bir şekilde birleştiren Chan’in filmleri, modern kung fu stilinin en yüksek noktasını temsil etmektedir. Bu filmler haklı olarak “Jackie Chan filmleri” olarak değerlendirilirken, tartışmasız olarak da klasik kung fu filmleri modellerine dayanmıştır.

90’lar

Jackie Chan’in 90’larda vizyona giren filmi Drunken Master II (1994) ile izleyicileri kendisinin de oynadığı 1979 yapımı Drunken Master filmiyle kung fu komedi filmlerinin tarihine yeniden götürüyor. Bu filmi 1970’lerde kung fu komedi türünün öncülerinden Lau Kar Leung yönetmiştir.

Lau ve Yuen Woo Ping 1990’larda hala başlıca Hong Kong dövüş sanatı filmlerini yönetmişlerdi. Tür, Taipei[1] Altın At (Taipei Golden Horse) ve Hong Kong Film Ödülleri’ndeki yıllık seremonilerde en iyi dövüş sanatları yapımı ile onurlandırılarak popüler ve prestijli kalmıştır.

Dövüş sanatları filmlerinin Hong Kong filminin birçok türüne inanılmaz bir etkisi olmuştur ve bu etki John Woo’nun uluslararası çapta popüler aksiyon gerilim filmlerine kadar uzanmaktadır. Bugün çok iyi tanınan Oliver Stone, Francis Ford Coppola ve Quentin Tarantino gibi yönetmenler türe olan büyük ilgilerini ifade etmişlerdir ve bu türün etkisi Hong Kong’un fiziksel sınırlarından çok uzaklara taşınırken, tür Çin tarihinin ve kültürünün özgün bir yaratımı olmaya devam etmektedir.

Dipnotlar

[1] Tayvan’ın başkenti.

Redaksiyon: Arman Tekin

Editör: Serkan Alpkaya

Metnin orijinali için:

Bu makalenin orijinali “Bright Lights” adlı film dergisinin 13’üncü sayısının(1994) “all-Hong Kong” bölümünden alınmıştır. Sek Kei’nin araştırmasına dayanmaktadır. Rolanda Chu ve Grant Foerster tarafından ek materyaller ile düzenlenmiştir.

A Brief Historical Tour of the Hong Kong Martial Arts Film

Related posts

Leave a Comment