Yazar: Arman Tekin
Türkiye’de Tarkovski Olmak
Neden Tarkovski Olamıyorum (2014)
Tarkosvki’nin bir sözü vardır; bilenler için ne akıldan çıkar bu söz ne de kulaktan: “İlkelerine bir kez olsun ihanet eden insan, hayatla olan saf ilişkisini yitirir.” Fikirlerimiz var. Esintilerden yapılmış ama benliğimizden inşa ettiğimiz umutlarla örülü. İlkelerimiz ise bizi “ben” olduğumuz için kabul edenlerle mutlu ve huzur içinde. Geride kalanlarsa hep bir alacak peşinde; saflığımızın peşinde. Bu ülkede Tarkovski olmak neyse ama “ben” olarak kalmak çok daha zor.
Yine de bu ülkede insanın kendi fikirleri ile ayakta kalması mümkün. Lakin zor zanaat. Hele ki saf bir tutku ile koşuyorsan peşinde ideal bir aşkın. Senin baktığın gibi bakmasa da görsün istersin ya ağacı, dalları ve o insanları. Bakmasını bilmeyenin dayanılmaz ağırlığı ve görmek istemenin kaçınılır hafifliğidir hep başa baştan beri gelen.
Öyle ya film, yeşillik bir arazide absürt bir var etme çabasıyla başlıyor. Saz yok, olsa da çalacak kişi çalmayı bilmez. Bir de geyik var; o mühim! Geyiksiz çekilir mi hiç! Ama geyiği bulmaya gidenler nerede o hiç bilinmez… Bitse de bu hengame sazsız, geyiksiz, devamı reklamsız ve aralıksız geliyor. Bahadır, hayatı boyunca televizyon için ucuz filmler çeken ama hayallerinde Tarkovski filmi çekme arzusuyla yanıp tutuşan bir yönetmen. Hep aralarda kalıyor, daha doğrusu hep arada bırakılıyor Bahadır. Ailesi, yakın çevresi ve sevdikleri istiyor ki boş durmadan sürekli devam etsin. Ama iş Bahadır’ın hayali olan filmi çekmeye gelince istediği türde bir desteği göremiyor. Özellikle de düzende her zaman yer almanın önemli olduğunu düşünen arkadaşı Alp’ten ve onunla farklı hayat görüşlerine sahip olsa da birlikte bir hayatı paylaşan Yonca’dan. İstiyorlar ki önce biraz iş yapsın, tanınır olsun. Sonra ne isterse çeksin. Ama Bahadır “Neden ilk filmim sanat filmi olmasın?!” diyenlerden. Yardımcılığını yapan Ceyda aracılığıyla bir yapım şirketine gidiliyor. Başındaki kişi ise aynı fikirde değil; “Bu filmi kimse istemez! Bahadır’ın o anda attığı bakış aslında hepimizin adına atılan bir bakış. Yaşadığımız hayatın içerisinde moral bozan, heves kıran ve günümüzün olurları dışında hep olmazları olan tüm insanlara karşı… Ve ekliyor yapımcı; “Şimdilerde aşk filmi yapacaksın. İki erkeğin arasında kalmış kadının aşkı.” Farklı yapımların değil, iş yapan ama daha doğru tabirle gişe yapabilecek yapımların kaynak bulabildiği bir sinema sektörü olduğu eleştirisini getiriyor film. Birçok insan gibi Bahadır da içinde olduğu arayışın yanına bir de kendinden fikirlerinden şüphe etmeyi ekliyor. Sevgilisi Yonca uluslararası film desteklerine dem vurarak ülkeler arası dostluğu ve sorunları işlemesini istiyordu. Şimdi de yanına iki erkek ve arada kalmış bir kadın eklendi. Tam bir günümüz sinemasında “Bir filmde ne olmalı?” sentezi! Kafası karışık Bahadır, bu karışıklığın içinden çıkamıyor. Bu karışık sürecinde gerek sevgilisinden ayrılması, gerekse geçim sıkıntılarının üst üste gelmesi üst üste gelmesi onun için artık filmin sonu anlamına geliyor.
Filmde yönetmen belli sahnelerde Tarkovski filmlerine göndermeler yapmış. Özellikle filmin başında ve sonunda bunu net bir şekilde sezebiliyorsunuz. Oyunculuklar açısından ise özellikle Bahadır karakterini canlandıran Tansu Biçer’in oyunculuğu takdire şayan! Filmin ismine gelecek olursak… Çok yerinde bir isim “Neden Tarkovski Olamıyorum”. Burada Bahadır’a seslenmek lazım… Hayat şartların zor ve pekala seni bu yönde desteklemeyen insanlar var yanında. Lakin sen ki Tarkovski’nin sözünü duvarına asmışsın ama ilkelerine ihanet ediyorsun düşündüklerinin arkasında olmayarak. Senaryon ile Tarkovski olabilirsin ama kafanda artık istesen de olamazsın! Ama sana hak verdiğim bir şey var elbet. Tarkovski sinema bölümünde okuduğu dönemde maddi açıdan destek görmüş ve bu destekle birlikte filmlerinden söz ettirmişti dünyaya. Sen Türkiye’de Tarkovski olmak istesen de güzel kardeşim, maddi ve manevi desteğinin olmamasını geçtim, faturaların üstüne üstüne geliyor; dün doğalgaz bugün su kesik. Kim ne desin sana şimdi… Tarkovski olamadın diye.
Tabii bu kadar okuduktan sonra sizler de bir bakın. Neden Tarkovski olunamıyor bu ülkede… İzlediğiniz her dakika hayatınızdan bir ana dokunacak bir film.
İyi seyirler.
Künye
Yönetmen: Murat Düzgünoğlu
Oyuncular: Tansu Biçer, Esra Kızıldoğan, Vuslat Saraçoğlu
Tür: Dramatik komedi
Ülke: Türkiye
Süre: 110 dakika
Gorgon Sineması’ndaki diğer yazılar için: