Tarih yazılarımız için tıklayınız.
Yazar: Donald L. Wasson
Çevirmen: Ezgi Akbağ
Ovidius

Tarihte daha çok Ovid olarak tanınan Publius Ovidius Naso (MÖ 43 – MS 17), Roma İmparatorluğunun ilk yıllarında en fazla eser veren yazarlardan biriydi. Şiirleri çoğunlukla mersiye [ağıt] beyitleri olarak yazılmıştır. Çalışmaları tarih boyunca Chaucer[1], Milton[2], Dante, Shakespeare ve Goethe gibi birçok büyük yazara ilham kaynağı olmuştur. Roma halkı tarafından sevilen Ovid, İmparator Augustus’u öfkelendirmiş ve bunun sonucunda ömrünün kalanını sürgünde geçirmiştir.
Erken Dönem Hayatı
Equestrian[3] (Roma süvarileri) sınıfına ait olan köklü bir ailenin soyundan gelen Ovid, MÖ 20 Mart 43’te Roma’nın 145 km doğusundaki Abruzzo’nun Sulmo ilçesinde dünyaya gelmiştir. Doğduğu zaman Roma Cumhuriyeti çoktan yıkılmıştı; Julius Caesar’ın (Jül Sezar) varisi Octavian[4] (sonraları Augustus olarak anılacaktır) Caesar’ın suikastçılarının peşindeydi ve bir iç savaş başlamıştı. Ovid’in ailesi, özellikle de babası, tıpkı akranları gibi onun da hukuk ve politika alanlarında meslek edinmesini istemişti fakat Ovid’in hayali tamamen farklıydı.
Hatip Arellius Fuscus ve sözbilimci[5] Porcius Latro’nun himayesinde eğitimini tamamlaması için Roma’ya gönderildi. Bilhassa hitabet alanında üstün bir öğrenci olan Ovid, o zamanlar pek çok Romalı öğrencinin yaptığı gibi eğitimini bir adım ödeye taşımak adına Yunan adalarını dolaşmıştı.
Bu dil sevdalısı, ebeveynlerinin bütün ısrarlarına rağmen (şiir yazdığı için babası tarafından sürekli azarlanırdı) bir şair hayatı sürdürmek istemiş ve ufak tefek birkaç hukuki vazifeyi yerine getirdikten sonra meslek hayatını tamamen bırakmıştı. Sözbilimci ve edebiyat hamisi Marcus Valerius Messalla Corvinus’un teşvikleri sayesinde kısa sürede başarıya kavuşarak Roma’nın en meşhur şairi oldu. Maalesef bu şöhreti onu koruyamadı ve MS 8 yılında Roma’dan sürgün edildi.
Başlıca Eserleri
Birçok tarihçi, Romalı tarih bilimci Livy[6] ile aynı dönemi paylaşan Ovid’in şair Virgil[7] ve Horace[8] ile beraber Antik Yunan yazarlarıyla kıyaslanabilecek bir şiir biçimi yarattıklarını düşünmekteydi. Ancak Ovid, Virgil ve Horace’ın aksine, divanda İmparator Augustus’un yakın çevresinin bir parçası olarak görülmüyordu. Ovid, modern tarihçilerin tam olarak kesinleştiremediği birtakım sebeplerden ötürü imparatorun sevgisini elde etmekle hiç uğraşmamıştı. Bunun sebebi belki de genç aşıklara öğütler veren şiirler kaleme almasıydı. Hatta bir tarihçi Ovid’e göre oynamaya layık yegâne oyunun aşk olduğunu söylemiştir.
MÖ 22 yılında ilk basılan şiir kitabı Amores (Aşkın Kitabı) büyük bir başarı yakalamıştı. Genç bir adamın talihsiz serüvenlerini ve genç bir kadına duyduğu karşılıksız aşkı neşeli bir biçimde aktarıyordu. Diğer eserleri de birçok farklı konuya odaklanıyordu: Heroides (Kadın Kahramanların Aşk Mektupları), Penelope[9] ve Dido[10] gibi Yunan ve Roma mitolojisine ait kadın figürlerinin kendilerine kötü davranmış ya da onları terk etmiş sevgililerine yazdıkları varsayılan 15 mektupluk bir seriydi. Mediacamina Faciei Femineae (Kadın Güzelliği İçin) sadece Romalı kadınların kozmetik kullanımını savunmakla kalmıyor aynı zamanda bununla ilgili tüyolar veriyordu. Remedia Amoris (Aşkın İlacı) adlı çalışmasında sevgililere bir ilişkiyi nasıl sonlandırabileceklerini anlatıyordu. MS 2 yılında yazdığı Ars Amatoria (Aşkın Sanatı) adlı 3 kitaptan oluşan eserinde ise hem erkeklere hem de kadınlara öğütler veriyor, kur yapmaktan ve şehvetli entrikalardan söz ediyordu. Bu öğütlerin güzel bir örneği Ӏ. Kitabın sayfalarında bulunabilir:
İlkin ne yap et bir sevgili bul kendine, âşık olmak isteyeceğin, yeni girişeceğin bu savaşta artık ne de olsa bir nefersin. Hoşlandığın kızın gönlünü kazanmak olsun ikinci işin, üçüncüsü aşkını sürdürmeye bak uzun uzadıya. (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları)
Dönüşümler
Dönüşümler (Metamorphoses) Ovid’in çoğu günümüz okuru için en ünlü eseridir. Daktilik heksametron ölçüsü[11] (altı ayaklık vezni) ile yazılmış 15 kitaptan oluşan bu çalışma eski ve antik Yakın Doğu mitlerinden ve efsanelerinden toplanan bir öykü derlemesidir. Bunun yanı sıra yaratılıştan Caesar’ın ölümüne kadar süren bir kronolojidir. Sadece insanlığın tanrılarla olan etkileşiminden değil aynı zamanda Persus, Theseus, Hector ve Achilles gibi kahramanlara değinen bir destan şiiridir. Ovid’in beyitler halinde kaleme almadığı sayılı eserlerinden biridir.
Ovid bu eserin Ӏ. Kitabını sürgüne gönderilmeden önce tamamlamış ve eserin niyetini şu sözlerle ifade etmiştir:
Yüreğim yeni bedenlere dönüştürülen varlıkları anlatmak niyetinde, ey tanrılar (çünkü onları da siz dönüştürdünüz) esin verin başladığım esere ve Dünya’nın başlangıcından zamanıma değin şiirimi daim eğleyin! (YKY yayınları)
Anlatmak isterim yeni biçimler alışını, değişen nesnelerin. Sizin işiniz bunlar, yardım edin bana ey tanrılar. Ulaştırın türkümü doğanın kaynağından günümüze. (İsmet Zeki Eyüboğlu, 1994, Payel yayınları)
15. kitabını ise Roma’dan ve kendi geleceğinden bahsederek sonlandırır:
Yayılacak Roma’nın gücü gibi tüm yeryüzüne, egemenlik altına giren tüm ülkelere. Okuyacak şiirimi bütün uluslar dilden dile, benden etkin ozan çıkmadığı sürece yaşar adım, en uzak geleceğe kalırım. (İsmet Zeki Eyüboğlu, 1994, Payel yayınları)
Sürgün Dönemi
Ovid’in aşk şiirleri İmparator Augustus tarafından tasarlanan ahlaki reform ile keskin bir zıtlık içerisindeydi. Augustus’a göre Cumhuriyetin düşüşü ve mevcut İmparatorluğun zor durumda oluşu ahlaki yoksunluklardan kaynaklanıyordu. Cicero[12] da yıllar önce bu soruna değinen yazılar yazmıştı ve sonuç itibarıyla MÖ 43 yılında imparatorun emriyle öldürülmüştü. Augustus imparatorluğunun (bilhassa din ve karı-koca ilişkileri hususunda) daha katı olan eski Roma geleneklerine dönmesini istiyordu. Diğer taraftan Ovid bu reformların herkesi, özellikle de imparatorun ailesini, eşit derecede etkilediğine inanmıyordu: imparator metresleriyle meşhurdu, kızı Julia’nın ise zina yaptığı herkesçe biliniyordu. Julia nihayetinde sürgüne yollanmıştı lakin MS 15 yılında İtalya’ya döndüğünde yetersiz beslenme sebebiyle hayatını kaybetmişti.
Ne yazık ki Ovid kendini tutamamış ve fikirlerini şiirleriyle dile getirmişti. İmparatorun özel hayatının ve evliliğinin halkın tabi tutulduğu kurallarla nasıl bir tezatlık gösterdiğini yazmıştı. Lafını esirgemeyen şairimiz imparatorun karısı Livia[13] hakkında da bir hayli açık sözlüydü. Ovid’e göre her kadın kozmetik kullanma hakkına sahipti. Ancak Livia, kendi güzelliğine özen göstermesi için yanında çalışanlar hatta bir masöz bulundurmasına rağmen dış görünüşüne önem veremeyecek kadar meşguldü.

İmparator Augustus Ovid’in yazdığı şiirlerin içeriğinden hiç hoşnut değildi. Ovid MS 8 yılında, kendi sözleriyle son derece ‘‘berbat bir iklime sahip’’ Tomis şehrine (günümüz Romanya’sında Constanta) sürgün edildi. Bu sürgünün gerçek sebebi bir devlet sırrı olarak kaldı. Bazı tarihçiler Ovid’in Julia skandalına adının karışmış olması ihtimaline dikkat çekerler. Sürgünün sebebi her ne olursa olsun, Augustus alenen Ovid’in kadınları zinaya özendirdiğini iddia etmişti. Ovid ise bir suç işlemediğini, yaptığının yalnızca bir hata olduğunu savunmuştu. Bunun üzerine bütün eserleri Roma halk kütüphanelerinde yasaklandı. Nitekim gelecek nesiller şanslıdır. Zira koleksiyoncular tarafından rağbet gören bir şairdi ve eserleri bu sayede kurtulabilmişti.
Buna ek olarak, Ovid’in dönemin koşullarından ötürü sürgün edildiğine inananlar vardır. Zira o zamanlarda şehirdeki insanlar huzursuzdu ve yakın bölgelerde isyan çıkartmak üzereydiler. Öte yandan kimilerine göre Ovid duymaması veya görmemesi gereken bir şeye tanık olmuştu ve imparator onu susturmak istemişti; bunun için en mantıklı seçenek de onu sürgüne yollamaktı. Hem halktan hem de özel kişilerden gelen ricalara rağmen, imparator ve varisi Tiberius[14] Ovid’e hiç merhamet göstermediler. Böylece şair hayatının geri kalanını Roma’dan uzakta Tomis şehrinde geçirdi. Sürgündeyken bile yazmaya devam etti. 4 kitaplık şiir çalışması Epistulae ex Ponto (Karadeniz’den Mektuplar) ve karısına yazdığı şiirlerden oluşan Tristia (Hüzün) adlı eserleri çıkardı. MS 17 yılında hayatını kaybetti. Her ne kadar nâaşının Roma’ya gömülmesini istemiş olsa da bu arzusunun yerine getirilip getirilmediğinden kimse emin değildir.
Dipnotlar
[1] Geoffrey Chaucer
[2] John Milton
[3](Latince: eques, çoğulu equites) Roma Cumhuriyetinin ve Roma İmparatorluğunun erken dönemlerindeki sosyal sınıfların ortancası olan bu sınıf Augustus zamanında resmi olarak ilk kez tanımlandı. Cumhuriyetin son dönemlerine doğru at üzerinde savaşma gereksinimi azaldıkça equites unvanı bu elit askerleri tanımlayan bir soyluluk unvanı hâline dönüştü.
[4] Gaius Octavius Thurinus, ilk Roma İmparatoru
[5] Retorik, belâgat
[6] Titus Livius (MÖ 59 – MS 17)
[7] Publius Vergilius Maro (MÖ 70 – MÖ 19)
[8] Quintus Horatius Flaccus (MÖ 65 – MÖ 8)
[9] Kral Odiseus’un karısı, İkarius ile Spartalı Periboea’nın (veya Asterodia) kızı ve Troya savaşının başlamasına sebep olan Helen’in kuzenidir. (Odysseia Destanı)
[10] Dido, Yunan ve Roma kaynaklarına göre, Kartaca’yı (günümüzde Tunus) kuran ilk kraliçe. (Aeneis Destanı)
[11] Yunan ve Latin edebiyatında standart destan ölçü birimi.
[12] Marcus Tullius Cicero
[13] Livia Drusilla
[14] Tiberius Caesar Augustus
Kaynakça
Beard, M. SPQR. Liveright, 2016.
Branyon, R. A. Treasury of Roman Love& Proverbs. Hippocrene Books, 1994.
Everitt, A. Augustus. Random House Trade Paperbacks, 2006.
Goldsworthy, A. Pax Romana. Yale University Press, 2016.
Hornblower, S. The Oxford Classical Dictionary. Oxford University Press, 2012.
Ovid. Metamorphoses. Barnes and Noble, 2005
Rodgers, N. Roman Empire. Metro Books, 2013.
Metnin orijinali için:
Redaktör: Burak Erdem
Editör: Melis Fettahoğlu-Hallier