Yeni Yıl Yazıları

Orta Çağ’da Noel

Orta Çağ’da Noel

Yazar: Mark Cartwright

Çevirmen: Burak Erdem

Orta Çağ’da Noel

Geleneksel Bir Yılbaşı Çelengi

Noel, sadece zengin kesim için değil, köylü sınıfı için de Orta Çağ takviminin en önemli olaylarından birisiydi. Genellikle Noel’in tam on iki günü olan yılın en uzun tatili için insanlar çalışmayı bırakır, evler süslenir ve ocakta bir Yule[1] kütüğü yakılırdı. Hediyeler verilir, rengarenk kilise törenlerinin keyfi çıkarılır ve yılın herhangi bir zamanından daha iyi ve bol yiyeceklerin bulunduğu ziyafetlere herkes katılırdı. Pek çok şarkılar söylenir, dans, pandomim gösterileri ve oyunlar düzenlenirdi. Tıpkı günümüzde olduğu gibi birçok insan için yılın en iyi zamanıydı.

Orta Çağ Avrupa takvimi, tatil günleri açısından fazlasıyla cömertti. Her mevsimin, genellikle eski pagan geleneklerine dayanan kendi özel Hristiyan kutlaması vardı. Orta Çağ tatilleri, günlük hayatta çok çalışıldığı için fazlasıyla ihtiyaç duyulan ve aile yemeklerinde sosyalleşme şansı tanınan; fakir kesimin iç karartıcı sıradan menüsünün yerini et ve balık gibi nadir besinlerle zenginleştiği, zengin kesimin masasının ise kızarmış tavus kuşu gibi egzotik tatlarla süslendiği aile yemeklerinde sosyalleşmek için bir fırsattı. Noel, yılın en uzun tatiliydi ve 24 Aralık Noel arifesi gecesinden Noel’in on ikinci gününe kadar yani 6 Ocak’taki Epifani’ye[2] kadar sürerdi. Kış ortası, tarımsal faaliyetlere ara verilen bir dönemdi. Bu nedenle birçok köylüye, efendileri tarafından iki haftalık izin verilirdi. Ayrıca bu mevsim, hediye vermeyi ve evleri kış yapraklarından yapılan çelenkler ve taçlar ile süslemeyi de içerirdi. William Fitzstephen arşivlerinde 12. yüzyıl Londra’sını şu şekilde betimlenmiştir:

 “Hem evler hem de kiliseler çoban püskülleri, sarmaşıklar, defneler ve yılın o zamanı yeşil olan her şey ile bezenmişti.” (Gies’den bir alıntı, 100)

Gösterişli koyu yeşil yaprakları ve parlak kırmızı meyveleri ile çoban püskülleri, antik çağlardan beri ideal bir kış dekorasyonu olarak kullanılmıştır. Eski Kelt rahipleri (druid) kutsal olduğunu ve kötü ruhları kovabildiğini düşünürken, Romalılar onu saygı ve iyi niyet göstermek için bir hediye olarak kullanmışlardır. Eski insanların doğurganlığı arttırdığına, mahsullerin koruyucusu olduğuna ve cadıları uzak tutan bir bitki olduğuna inandığı ökse otu da uzun süredir kullanılan başka bir süslemedir. Noel ağacının 19. yüzyılda ilgi odağı haline gelmesinden çok önce, bir çift ökse otundan yapılma halkalar, evlerin süslemelerinin temel taşıydı. Bu halkanın altında çiftler öpüşür ve her öpücükte mücevhere benzeyen meyvelerini koparırlardı.

Noel’de Kiliseler

Şüphesiz yerel kiliseler, Orta Çağ’ın en dindar kesimleri için Noel kutlamalarının odak noktası olmuş ve ayinlerine, toplumun tüm sınıfları geniş katılım göstermişti. Tüm büyük Hristiyan tatillerinde yapılan hizmetlere zamanla daha fazla özen gösterilmiş ve Noel de buna dâhil olmuştur. 9. yüzyıldan itibaren yapılan bir gelişmeyle ayinlerin içerisine ekstra diyaloglar ve şarkılar eklenerek “değişiklikler” yapılmıştır. Noel kutlamalarında yapılan değişikliklere örnek olarak koroların söyleyerek sorduğu: Quem quaertitis in praesepe? (Ahırda kimi arıyorsun?) verilebilir. Koronun yarısı şarkının bir dizesini diğer yarısı da kalan yarısını söylerdi. Bu nihayetinde, bireysel konuşmacıların ve oyuncuların kullanıldığı Magi ve Kral Hirodes’in önemli roller oynadığı Noel’i sembolize eden bir oyunlaştırmanın yaratılmasında etken olmuştur. Festival süresince kiliselerin hizmetleri içerisinde popüler hâle gelen bir başka oyun ise bir rahibin Yeremya, Danyal ve Musa gibi çeşitli peygamberlerle diyalog kurduğu ve koro çocuklarının bir eşek ya da şeytan gibi giyinerek rol aldığı Peygamberler oyunuydu.

Hz. İsa’nın Doğumunun Orta Çağ Yazmalarındaki Tasviri

28 Aralık’ta Holy Innocents (Childermas-Kutsal Masumlar Günü) ile Kral Hirodes’in Beytüllahim’de iki yaşın altındaki tüm çocukların idam edilmesini emrederek İsa’yı bebekken öldürme konusundaki başarısız girişimi anılır. O günlerde kiliseler, belki de olayın ciddiyetini garip bir şekilde göz önünde bulundurarak çocuk korolarının, piskoposun ve diğer yüksek din adamlarının yerini alarak ibadet hizmetlerini yürütmek ve hatta meşalelerle aydınlatılmış bir alaya liderlik yapmalarını sağlamak için geleneksel bir rol değişimi yaparlar. 1 Ocak’ta düzenlenen Feast of the Circumcision (İsa’nın Sünnet Bayramı) kutlanması daha da tuhaftır, belki de bu, diğer adının “Aptallar Festivali” olmasını açıklamaktadır. Reşit olmayan din adamları kıyafetlerini tersten giyerek kiliseye gider, sunağa vardıklarında eski ayakkabılardan yapılmış tütsü yakar, sosisler yer ve şarap içip eşek sesi çıkarırlar.

Yerel din adamları, eğer en yakındaki lord’un kalesine davet edilmemişler ise kilisede ender bulunan yiyeceklerle hazırlanmış güzel bir yemekle kutlarlardı. Menü içerisinde çalıkuşları, ördekler, somon balığı ya da bir oğlak olurdu ve İngiltere’deki Ramsey Abbey’in bir baş rahibinin her Noel yemeğinde kendisine bir yaban domuzu ayırdığı da bilinmektedir. Rahipler bile Noel’de bir ya da iki kez eğlenmişlerdir. Orta Çağ manastırlarında olanların beslenmesi hâlihazırda oldukça iyiydi ancak Noel ziyafetleri normalde olduğundan daha fazla et ve balık içeriyordu. Ayrıca, Fransa’daki Cluny Manastırı gibi diğer manastırlardaki rahipler, Noel’de yeni bir elbise alır ve yılda iki kez izin verilen banyolarından birini yaparlardı.

Malikânelerde Noel

Kalelerinde ve malikânelerinde rahat olan, toprak sahibi aristokratlar arasında, mevsim için giyilecek güzel kıyafetler ve takılacak mücevherler gibi Noel hediyeleri 25 Aralık’ta verilirdi. 1 Ocak’ta ise başka bir hediye verme faslı daha vardı. “İlk hediyeler” olarak bilinen bu hediyeler, kişinin önümüzdeki yıldaki servetinin alameti olacağı düşünülüyordu. Ancak tıpkı bugün olduğu gibi birçok kişi için Noel’in gerçek sevinci sunulan yiyeceklerdi.

Bir Orta Çağ Sofrası

Aristokratların Noel ziyafeti, genellikle bir kale ya da malikânenin ana salonunda yüksek ahşap kirişli tavanlar ve en az bir kere harlanmış ateş ile muhteşem bir şekilde düzenlenirdi.  Salon, çoban püskülleri, sarmaşıklar ve diğer mevsimsel yeşilliklerden yapılma kutlama çelenkleri ile daha da etkileyici hâle getirilirdi. Masalar, her zamanki bıçaklar, kaşıklar ve et için kullanılmak üzere bir tabak ve dünden kalmış kalın bir ekmek dilimi (veya yassı bir tabakta beyaz ekmek) hazırlanırdı. Noel yemeklerine katılanlara her bir tabaktan sonra masa örtüsü değişimi lüksü de gösterilirdi. Her iki katılımcıya bir el yıkama kasesi (sıvılar hariç her şey elle yenilirdi), çorbalara ve yahnilere başka bir tabak ve küçük bir kâse tuz düşerdi.

Erken bir öğle yemeği olarak servis edilen ilk yemek genellikle çorba, et suyu veya altında biraz et bulunan yavan bir yahniydi. İkinci servis ise pırasa ve soğanla yapılan bir sebze yahnisi (porray) olabilirdi. Zenginler, sıradan günlerde dahi bir sonraki yemeklerinde tavşan, yaban tavşanı, tavuk gibi etlere sahip olacak kadar şanslıydı ancak Noel’de konuklara daha özel et yemekleri, balıklar (somon, ringa, alabalık) ve deniz mahsullerinden (yılan balığı, istiridye ve yengeç) yapılma yemekler sunulurdu. Etler, açık ateşte bir şiş üzerinde pişirilirdi. Sığır eti ve koyun eti bacaklarının yanı sıra dana eti, geyik eti, kaz, kısırlaştırılmış horoz, yavru domuz, ördek, cılıbıt, çalıkuşu ve turna vardı. Aşçılar, misafirleri etkilemek için bir yaban domuzu kafasını, tüyleriyle kızartılmış bir kuğuyu ya da tavus kuşunu tabaklarda sunabilirlerdi. Soslar birçok yemeğe daha fazla lezzet katmış ve ekmek kırıntıları ile koyulaştırılmış, şarap veya sirke, otlar ve baharatlar içerirdi.

Tatlılar, yoğun meyve muhallebilerinden, hamur işlerinden, fındık, peynir ve portakal, incir ve hurma gibi lüks meyvelerden oluşurdu. Ayrıca Noel ve diğer ziyafetlerde ana tatlılardan önce servis edilen şeker ve balla kaplanmış çeşitli atıştırmalıklardan oluşan antreme (hafif şekerli tatlılar) servis edilirdi. İçkilerde ise bir yemek partneri ile paylaşılan bir bardaktan içilen ve kısa bir raf ömrüne sahip olduğu için çabuk sarhoş eden kırmızı ve beyaz şaraplar vardı. Şarap genellikle su ile karıştırılırdı ve bal ya da şekerle tatlandırılırdı. Alternatifler elma şarabı ve biraydı ancak bira tahıllardan yapıldığı ve maya ile fermente edilmiş olduğu için daha düşük sınıf bir içecek olarak kabul edilirdi. Çünkü şerbetçiotu kullanılarak yapılan bira Orta Çağ’ın sonlarına doğru ortaya çıkacaktı. Tatlıların yanına bir sürahi baharatlı şarap eşlik edebilirdi. Bütün bu şölenler büyük salonda devam ederken, kalenin hizmetkarları da unutulmamış ve onlara Noel’de geleneksel olarak kaz ve tavuk gibi daha iyi yiyecekler verilmiştir. Son olarak, ziyafetin artıkları dışarıda bekleyen fakirlere götürülürdü.

Yule Kütüğünü Hazırlarken

Gelenek gereği, kalenin sınırları içerisindeki köylülerin yüzü Noel’de gülebilir ve malikânenin yemek masasında şaşırtıcı misafirler olarak akşam yemeğine davet edilebilirdi. Bazı malikânelerde, davetiyeler sadece iki şanslı katılımcıyla sınırlıydı ve geleneksel olarak en fakir ve en zengin köylülerden biri ve onunla birlikte iki arkadaşlarını da yanlarında getirebiliyorlardı. Ne yazık ki yerel efendilerinin evine davet edilen köylülerin çoğu kendi tabaklarını ve yakacak odunlarını getirmek zorunda kalırdı ve elbette tüm yemekler her halükârda onlar tarafından yapılırdı. Ancak diledikleri kadar biraları oluyordu ve en azından ülkenin diğer yarısının nasıl yaşadığını görmek ve bir ülkedeki kışın kasvetini hafifletmek adına bir şanstı.

Köylülerin Noelleri

Bir köylünün Noel’i, yerel malikâneler ve kalelerdekilere nazaran daha küçük çaplı olurdu ve onlar için mevsim hiç iyi başlamazdı. Yıl boyunca her türlü garip vergilere maruz kalan köylülerden, Noel’de lordlarına fazladan ekmek, yumurta ve belki de birkaç değerli horoz ya da tavuk “hediye” etmesi beklenirdi. Buna karşılık, mülk üzerindeki ücretsiz işçiler, özellikle de lordun koyun çobanı, domuz çobanı ve sığır çobanı gibi daha önemli olanlar lordlarından genellikle yiyecek, içecek, giysi ve yakacak odun gibi hediyeler alırdı. Ev hizmetkârlarının 26 Aralık günü hediye kutuları aldığı bu gelenek daha sonraki yıllarda da devam etmiştir. Bu nedenle İngiltere’de o günün adı Boxing Day’dir (Armağan Günü). Mütevazı ebeveynlerinden çocuklarına verilen hediyeler topaç, düdükler, ayaklık, misketler, bebekler ve ahşap veya kilden yapılmış figürler gibi basit oyuncaklardan oluşurdu.

Köylüler evlerini tıpkı aristokratların yaptığı gibi süslerlerdi ve çoban püskülü gibi yeşillikler onu arayanlar için hazırdı. Muhtemelen eski bir pagan geleneğine dayanan Yule kütüğünün yakılması ile sürdürülmüştür. Aslında büyük bir ağaç gövdesi parçası olan kütük, Noel arifesinde bütün evlerde yakılır ve Noel’in on iki günü boyunca yanmaya devam ederdi. Köylüler, tatildeki özel yemeklerinde genellikle haşlanmış olarak nadir lezzetli etler yemiş, birbirlerine yumurta ve peynir ikram etmiş, kekler yemiş ve bira içmişlerdir. Bir sürü bira olur ve geleneksel olarak biraları köylü kadınlar mayalardı.

1 Ocak, insanlar gelecek yıl daha iyi bir talih dilediği için önemliydi. Zenginlerin hediyeler verdikleri güne benzeyen bir batıl inanç gelişmişti. Yeni Yıl Günü’nde birinin evini ilk ziyaret eden kişinin kim olduğu çok büyük bir öneme sahipti. “İlk adım” (first-footing) olarak adlandırılan bu ilk ziyaretçide koyu tenli olması, sarışın olması gibi bazı özellikler aranırdı ancak bu özelliklerin en iyisi düz tabanlı birisi olmasıydı.

Bir Orta Çağ Soytarısı

 

Noel Eğlenceleri

Noel döneminde her türde eğlence vardı. Alkol almak en popüler olanıydı ve tüm bu cümbüşün kolayca kontrolden çıktığı, lordların ortak bir gelenek olarak kargaşa çıkması durumunda mülklerini korumak için özel bekçiler tutmasıyla kanıtlanmıştır. Londra’daki Aziz Paul Katedrali yakınlarındaki bir mülkten gelen bir belgede, bekçilerin Noel gününden on ikinci geceye kadar ayarlandığını ve bu adamların “salonda iyi bir ateş, bir adet beyaz somun ekmek, bir adet pişmiş yemek ve (günde) bir galon bira” ile mükafatlandırıldığını belirtilmiştir (Gies, 208’den alıntı). Bu kadar büyük miktarlarda içmek görece yaygın olsa ve bira miktarı az olsa dahi, bekçi başına düşen dört buçuk litre birayla kendilerinin birer kabadayı olmamaları ise şaşırtıcıdır.

Daha kibar tatil eğlenceleri ise keşişlerin özel alanlarda tur atmaları ve İncil’in önemli bölümlerini, özellikle de Hirodes’in masumları katletmesi gibi dönemsel konuları içeren oyunlar oynamalarıydı. Benzer şekilde, şehirlerdeki Orta Çağ loncaları, İncil’in Noel hikâyesinden kişilikler gibi giyinmiş insanları taşıyan vagonların sokaklardan geçtiği halka açık yarışmalara ev sahipliği yapmıştır. Soytarı olarak bilinen maskeli pandomim sanatçılarının grupları da müzisyen grupları eşliğinde sokaklarda dolaşmıştır. Bazen 100 kişiyi aşan bu eğlence düşkünü insanlar, lordlar, kardinaller ve şövalyeler gibi garip kostümler giymişler ve hatta dans etmek ve zar atmak için bile insanların evlerine dalmışlardır. Eğlendirmeleri karşılığında yiyecek ve içecek alan soytarılar, genellikle Aziz George ve ejderha gibi bilindik efsanelerden bölümlerin yer aldığı kısa oyunlar oynamışlardır.

Biraz kumar da içeren kart ve zar oyunları, satranç, dokuz taş, tavla ve dama gibi tahta oyunları vardı. Geleneksel Noel oyunları, “Fasulye Kralı” adı verilen ve ekmek ya da özel bir kekin içerisindeki saklı fasulyeyi bulanların festivalin “kral”ı ya da “kraliçe”si ilan edildiği oyunu da içerirdi. Bu şanslı kişi, kraliçe ya da kralın masada yaptığı herhangi bir eylemi herhangi birisine taklit ettirme yetkisine sahip olurdu. Oyun geleneksel olarak on ikinci gecede oynanmış ve Roma’nın Aralık’ta yapılan pagan Saturnalia bayramına dayanan tecrübeyle sabit rol değiştirme şamatasına bir örnek olmuştur.

Orta Çağ’da Kar Topu Oynayan Çocuklar

Noel yemeklerini daha çok şarap ve bira izlemiş, ilahiler de dahil olmak üzere şarkılar söylenmiş ve gaydalardan, flütlerden, udlardan ve davullardan oluşan müziğe grup dansları eşlik etmiştir. Profesyonel akrobatlar ve aşıklar (halk ozanları) yeteneklerini ve nüktedan cümlelerini sergilemişlerdi. Halk masalları söylenmiş ve her sene süslenerek yeniden anlatılmıştır. Kukla gösterileri yapılmış ve bugünlere kadar ulaşmış körebe ve ebelemece gibi küçük salon oyunları oynanmıştır. Buna benzer başka bir oyunda ise grubun bir üyesi bir aziz gibi giyinir ve diğerleri ona bir adakta (şüphesiz ki eğlenceli bir adak) bulunur. Bunu azizin soytarılıklarına dayanarak ve gülmeden yapmak zorundalardı aksi takdirde onlar da aziz olurdu. Bir başka oyun ise “Kral Yalan Söylemez” oyunuydu. “Ziyafetin Kralı” herhangi bir katılımcıya bir soru sorabilir ve yanıtlayan kişi dürüst olursa soru sorma hakkı kazanırdı. Elbette ki bu tür oyunlar, sözcük oyunlarında zekânızı ve becerilerinizi göstermek, bir arkadaşınızı utandırmak ya da hoşlandığınız kişinin sizde gönlü olup olmadığını öğrenmek için bir şanstı.

Daha enerjik olanlar için ise güç gösterileri, okçuluk, güreş, bowling, hokey ve Orta Çağ futbolu gibi sporlar vardı. Burada amaç topu önceden belirlenmiş bir hedefe taşımaktı ve eğer kuralları varsa da bu kurallar oldukça azdı. Donmuş göllerde kayma da kışın popüler bir etkinlikti. Alternatif olarak ise cesaretli olanlar bir atın kaval kemiklerini ayaklarına bağlayıp, kendilerini itmek için bir direği kullanarak buz patenini deneyebilirdi.

Tatilin Sonu

Uzunca bir tatilden sonra sıradan çalışma hayatına dönüş muhtemelen şok edicidir ancak o zaman bile köylüler, Plough Monday (Saban Pazartesi’si) olarak bilinen Epifani’den sonraki ilk pazartesi günü güneşin doğuşunda bir saban sürme yarışı düzenleyerek, bir kutlama oyunu düzenlemişlerdi. Belki de günlük koşuşturmaya dönüş yükünü hafifletmek adına yapılan ve ayrıca Saint Distaff’s Day (Başa Çorap Örme Günü) olarak da bilinen bir başka gelenek de vardı. Bugün, “bir karnaval günüydü, ‘karışıklık’ için bir vesileydi, erkeklerin kadınların ördükleri yünleri ateşe verdiği, kadınların erkeklerin ıslandığından emin olduğu, cinsiyetler arası güldürü savaşlarıydı” (225, Leyser).

 

Dipnotlar

[1]Yule, Hristiyanlık öncesi Avrupa’da kutlanan pagan yeni yılıdır. Bu kutlamalar Hristiyanlık’ın yaygınlaşmasından sonra Noel ile birleştirilmiş ve bu şekilde gelenekselleşmiştir. (e.n)

[2] Epifani, 6 Ocak’ta kutlanan bir dinî bayram.

 

Kaynakça

Mistletoe Traditions – mistletoe.org.ukAccessed 30 Nov 2018.

Blockmans, W. Introduction to Medieval Europe 300–1500. Routledge, 2017.

Gies, F. Life in a Medieval City. Harper Perennial, 2016.

Gies, F. Life in a Medieval Village. Harper Perennial, 2016.

Gies, J. Life in a Medieval Castle. Harper Perennial, 2015.

Leyser, H. Medieval Women. W&N, 2018.

Singman, J.L. The Middle Ages. Sterling, 2013.

İleri Okuma

Turan, S., (2020). “Kutsal Aptallık ve Aptallar Festivali – Orta Çağ’da Bir Dini Festivalin Betimsel Analizi”. Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 18 / 36 (Aralık 2020): 557-582. https://doi.org/10.14395/hititilahiyat.542022

 

Redaktör: Cemre Yıldırım

Editör: Martı Esin Şemin

Görev Alan Yayın Kurulu: Arman Tekin, Cemal Yıldırım, Melis Fettahoğlu Hallier, Utku Baran Ertan

 

Bu yazıdaki görseller ancient.eu’nun izniyle kullanılmıştır.

 

Yazının orijinal linki:

https://www.ancient.eu/article/1288/a-medieval-christmas/

 

Orta Çağ’da Noel Orta Çağ’da Noel Orta Çağ’da Noel Orta Çağ’da Noel Orta Çağ’da Noel Orta Çağ’da Noel Orta Çağ’da Noel

Related posts

Leave a Comment