Amarna Mektupları
Mısır’da Amarna Dönemi:
Amarna Mektupları
Yazar: Joshua J. Mark
Çevirmen: Selin Çergel
Not: Bu yazının ilk bölümü daha önce yayınlanmıştır. Okumak için tıklayınız.
Amarna Mektupları
Merkez şehir, Amarna Mektupları MS 1887 yılında keşfedildiğinden beri arkeologların ilgi odağı olmuştur. Gübre için toprağı eşeleyen bölge halkından bir kadın, bu çivi yazısı tabletleri bularak bölgedeki yetkililere haber vermiştir. III. Amenhotep ve Akhenaten’in zamanından kalan bu tabletlerin, Mezopotamyalı yöneticilerin kayıtları ve Mısır krallarıyla Yakın Doğulu yöneticilerin yazışmaları olduğu bulunmuştur.
Amarna Mektupları bilim insanlarına, o dönemde Mısır’da günlük hayatla ve Mısır ile diğer devletler arasındaki ilişkilerle ilgili paha biçilemez bilgiler sunmuştur. Tabletler ayrıca Akhenaten’in, yeni şehrine yerleştikten sonra yöneticilikle ilgili sorumluluklarına ne kadar az değer verdiğini ortaya çıkarmıştır. Yeni Krallık’ın firavunları ülkenin sınırlarını genişletmiş, ittifaklar kurmuş ve diğer ülkelerle yazışmalarında ticareti teşvik etmişlerdi. Bu krallar hem Mısır’ın içinde hem de sınırın ötesinde neler olduğunun farkındaydılar. Akhenaten ise Mısır’ın, ve görünüşe göre Akhetaten’in sınırları ötesinde neler olduğunu umursamamayı seçmişti.

Yabancı kralların mektupları ve yardım çağrıları önemsenmedi ve cevaplanmadı. Mısırbilimci Barbara Watterson, Mısır’ın en sadık müttefiklerinden biri olan Biblos’un kralı Ribaddi’nin (Rib-Hadda) Amorlu (Amurru) Abdiashirta’ya (Aziru olarak da bilinir) karşı savaşmak için yardım istediği elliden fazla mektubu Akhenaten’e gönderdiğini ve bütün bu mektupların cevaplanmadığını, Mısır’ın Biblos’u kaybettiğini söylemektedir. Yine Mısır’ın sadık müttefiklerinden Mitanni kralı Tushratta, Amenhotep’in altın heykeller gönderirken Akhenaten’in sadece altın kaplamalı heykeller gönderdiğinden yakınmaktadır. Kraliçe Nefertiti’nin, kocası kişisel dini ibadetleriyle uğraşırken bazı mektuplara kendisinin cevap verdiğine dair kanıtlar bulunmaktadır.
Amarna Sanatı
Dini ritüellerin değişken doğası, dönemin sanatına da yansımıştır. Mısırbilimciler ve diğer bilim insanları Amarna dönemi sanatının gerçekçi doğası hakkında sık sık görüşlerini belirtmişler ve hatta bazıları betimlemelerin, kralın fiziksel kusurlarını gösterebilecek kadar doğru olduğunu ileri sürmüştür. Amarna dönemi sanatı Mısır tarihinde en karakteristik olanıdır ve tarzındaki farklılık genellikle gerçekçilik olarak yorumlanmıştır.
Mısır tarihindeki diğer hanedanların imgelerinin aksine, Amarna dönemindeki eserler genellikle kraliyet ailesini ince uzun boyunlu ve kollu, ayrıca cılız bacaklı olarak tasvir etmişlerdir. Bilim insanlarının teorilerine göre, kral, “Marfan sendromu denilen genetik bir hastalığa sahip olduğu için” (Hawass, 36) o ve ailesi cılız ve orantısız resmedilmiş olabilir.

Sanatın bu tarza sahip olması daha büyük bir olasılıkla, kralın dini inançları olabilir. Aten, hayat dolu ve dönüştürücü ışınlarıyla tüm canlılara işleyen ve her şeyi yöneten tek doğru tanrı olarak görülüyordu. Bir güneş diski olarak düşünülen Aten’in ışınları dünyadakilere bir el gibi dokunuyor ve onları okşuyordu; sadece hayat vermiyor, inananların hayatını da değiştiriyordu. Yani belki de, resimlerdeki figürlerin ince ve uzun gösterilmesi, Aten’in dokunduğu kişilerin hayatının değiştiğini göstermek için yapılmış olabilir.
Kraliyet ailesini tasvir eden Akhenaten’in ünlü dikilitaşında, herkese, Nefertiti’ye bile Aten’in ışınlarının dokunduğu gösterilmiş ve Nefertiti de kralla beraber ince ve uzun tasvir edilmiştir. Bu imgeleri, kraliyet ailesinin doğru bir tasviri olarak, genetik bir hastalık olarak değerlendirmek; Nefertiti’nin de kralın hastalığına sahip olması için hiçbir sebep olmadığından yanlış olur. Ve eski Mısır sanatında gerçekçiliğin Amarna Dönemi’nde ilk defa uygulanan bir yenilik olduğu savunulamazdır. Çünkü Orta Krallık Döneminin (MÖ 2040-1782) sanatçıları Akhenaten’den yüzyıllar önce sanatta gerçekçilik uygulamışlardır.
Tutankhamun ve Horemheb
Bu sanat eserleri Aten’in şehrinde kralın ve ailesinin mezarını süslemek için yaratılmışlardı. Akhetaten, tanrının evi olarak, bir zamanlar her tanrının kendi kişisel tapınağının tasarlandığı gibi yapılmıştı. Akhetaten bu tapınaklardan daha büyük ve hatta Mısır’ın diğer şehirlerinden daha zengin olacak şekilde tasarlanmıştı. Reformlarının ilk zamanlarında Akhenaten, Aten’i Karnak’taki Büyük Amun Tapınağı’na yerleştirmek istemiş, ama bu isteği hoş karşılanmamış ve Aten’e başka bir tapınak yapması istenmişti. Şehrin her detayı kral tarafından dikkatlice planlanmış ve mimarisi tanrının ihtişamını ve görkemini yansıtmak için tasarlanmıştı.
Akhetaten, Akhenaten’in döneminde gelişti ancak ölümünden sonra, Tutankhamun tarafından terk edildi. Şehrin Horemheb’in zamanında bile işlediğinde dair, firavuna yapılan türbede kanıtlar vardır ama başkent önce Memfis’e, sonra Teb’e taşınmıştır.

Tutankhamun, günümüzde genellikle MS 1922’de keşfedilen mezarından dolayı bilinir, ancak babasının ölümünden sonra bölgedeki eski geleneksel inanışları ve uygulamaları onaran kral olarak saygı görmüştü. Tapınaklar yeniden açıldı ve onlara bağlı olan sektörler eskiden olduğu gibi işlemeye başladı. Tutankhamun reformlarını görecek kadar uzun yaşamadı, ama halefi (eski vezir Ay) onları devam ettirdi.
Ama Mısır kültürünü tamamen eski haline döndüren firavun Horemheb’ti. Horemheb, III. Amenhotep’in emri altında çalışmış ve Akhenaten döneminde orduda general olarak görev yapmış olabilir. Tahta geçtiğinde, Amarna dönemi kalıntılarının tamamını yok etmeyi amaç edinmiştir.
Horemheb, Akhetaten’i yerle bir etti ve dikilitaşları ve anıtları kendi anıtları için dolgu olarak kullanmak üzere çukurlara attı. Horemheb’in çabaları o kadar eksiksizdi ki Akhenaten Mısır tarihinden tamamen silindi. Bir daha hiçbir kayıtta ismi geçmedi ve döneminden bahsedilmek istendiğinde ismi sadece “Akhetaten kafiri” olarak geçti.
Sonuç
Horemheb eski kralın, kişinin anılarının tamamının yok olduğu Damnatio Memoriae’ye (Latince: anıların kınanması) uygun olduğunu düşünmüştür. Bu uygulama genellikle Roma İmparatorluğuyla özdeşleşse de Mısır’da yüzyıllar öncesinde Lanet Metinleri (Execration Texts) denen metinlerde uygulanmıştır. Lanet metni, ostrakada (kil çömlek kırığı) ya da bazen bir figürün üzerinde yazan (bir voodoo bebeğinin üzerinde) ve genellikle bir mezarda davetsiz giren hırsızları korkunç şeylerin beklediğini anlatan ve onları uyaran yazılardır.
Akhenaten’in durumunda, lanet metni onun yaşadıklarının tamamen tarihten silinmesinin fiziksel bir formu olmuştu. Akhenaten kendisinin ve tanrısının ismini Karnak’taki Amun Tapınağına işlettirmişti; bu isimler silindi. Başka yerlerde tapınaklar ve anıtlar inşa ettirmişti; bunların hepsi de yıkıldı. Hatshepsut Tapınağındaki Amun ismini Aten olarak değiştirmişti; bu da geri değiştirildi. Nil’in kıyısında kuruluşunun, kurucusunun ve tanrısının hikayesini anlatan yazılarla çevrili büyük bir şehir inşa ettirmişti; bu şehir de yerle bir edildi. Son olarak, Horemheb, resmi kayıtlarda kendi dönemini III. Amenhotep’in döneminden sonrası olarak yansıtarak Akhenaten’in, Tutankhamun’un ve vezir Ay’ın yaşamlarını sildi.
19. yüzyıla kadar; MS 1824’te Rosetta Taşı, Jean-Francois Champollion tarafından deşifre edilene kadar tarihin derinliklerinde kaybolmuştu. Mısır’daki kazılar dolgu olarak kullanılan Akhenaten’in anıtlarının kalıntılarına ulaştılar ve Akhetaten’in 18. yüzyılın başlarında haritası çıkarıldı. Öbür bulgularla birlikte Amarna Mektuplarının keşfi, Mısır’ın eski “tanrıtanımaz kral”ın hikayesini, monoteizmin doğal ve istenen bir dini anlayış olduğu günümüze aktardı.
Günümüzde Akhenaten, genellikle, Musa’dan bile önce insanlara tanrının gerçek doğasını anlatmak ve onları aydınlatmak için ilk adımları atan ileri görüşlü biri olarak saygı görür. Bazı görüşlere göre, Akhenaten, Hristiyanlıktan yüzyıllar önce, ilahın gerçekliğinin farkına varan, “erişilmez ışıkta” (Isaiah 55:8-9 ve I Timothy 6:16) yaşayan ilk-Hristiyanlardan biridir. Ancak bu eski krala gösterilen saygının, kutsallığa yönelik modern bir zihniyetin ürünü olduğu unutulmamalıdır.
Kendi zamanında ve sonraki yüzyıllar boyunca Akhenaten ve Amarna Dönemi, Mısır halkı tarafından önemli bir sebepten dolayı bilinmedi: Akhenaten’in dini reformları ülkenin dengesini bozdu ve tanrılar, insanlar ve yaşadıkları ülke arasında var olan temel kültürel uyumluluk değerini ve öbür dünyada yaşamayı umdukları cenneti bozdu. Günümüz zihniyeti Akhenaten’i dini bir lider olarak görebilir ancak kendi halkına göre Akhenaten dengenin önemini unutan ve hatalar yapan kötü bir liderdi.
Kaynakça
Bunson, M. The Encyclopedia of Ancient Egypt. (Gramercy Books, 1991).
Hawass, Z. The Golden King. (National Geographic Society, 2004).
Lewis. J. E. The Mammoth Book of Eyewitness Ancient Egypt. (Running Press, 2003).
Shaw, I. The Oxford History of Ancient Egypt. (Oxford University Press, 2006).
Silverman, D. P. Ancient Egypt. (Oxford University Press, 1997).
Snape, S. The Complete Cities of Ancient Egypt. (Thames & Hudson, 2014).
Van De Mieroop, M. A History of Ancient Egypt. (Wiley-Blackwell, 2010).
Watterson, B. The Egyptians. (Wiley-Blackwell, 1997).
Wilkinson, T. The Rise and Fall of Ancient Egypt. (Random House Trade Paperbacks, 2013).
Zondervan. The Bible, King James Version. (Zondervan, 2010).
Redaksiyon: Büşra Erturan
Yazının Orijinali İçin
Original article by Joshua J. Mark / Ancient History Encyclopedia
https://www.ancient.eu/Amarna_Period_of_Egypt/