İpek Türel

Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi

Yazar: Saul McLeod

Çevirmen: İpek Türel

Psikoloji kategorimizdeki diğer yazılar için tıklayınız.

Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi, psikolojide çoğunlukla hiyerarşik seviyelerin bir piramit içinde tasvir edildiği, insan ihtiyaçlarının beş katmanlı modelini içeren bir güdüler teorisidir.

Maslow (1943, 1954) insanların belirli ihtiyaçları elde etmek üzerine güdülenmiş olduğunu ve bu ihtiyaçlardan bazılarının diğerlerine göre önceliğinin bulunduğunu belirtmiştir. En temel ihtiyacımız, fiziksel olarak sağ kalmaya yöneliktir ve bu davranışlarımızı güdüleyen ilk etken olacaktır. Bu aşamanın gereksinimleri giderildiğinde bir üst aşamadaki ihtiyaç bizi güdüler ve süreç bu şekilde devam eder.

Self-actualization: Kendini Gerçekleştirme, Esteem: Saygı, Love/belonging: Sevgi/Aidiyet, Safety: Güvenlik, Physiological: Fizyolojik ihtiyaçlar.

Bu beş aşamalı model, “eksiklik ihtiyaçları” ve “büyüme ihtiyaçları” olarak ikiye ayrılabilir. İlk dört aşama genellikle eksiklik ihtiyaçları olarak tanımlanırken, en üst aşama ise büyüme veya var olma ihtiyaçları olarak tanımlanır.

Eksiklik ihtiyaçları, yoksunluktan dolayı açığa çıkar ve bu ihtiyaçlar karşılanmadığı takdirde insanları güdülediği belirtilir. Ayrıca, bu ihtiyaçları giderme güdüsü, ihtiyaçların göz ardı  edildiği süre ne kadar uzarsa o kadar güçlenir. Örneğin, bir insan ne kadar uzun süre yemekten mahrum kalırsa, açlığı daha da fazla artacaktır.

Maslow (1943) başlangıçta, bireylerin üst seviyelerdeki büyüme ihtiyaçlarını karşılamaya devam etmeden önce, alt seviyedeki eksiklik ihtiyaçlarını gidermeleri gerektiğini belirtti. Ancak daha sonra, bu ihtiyaçların tatmin edilmesinin bir “hep ya da hiç” olgusu olmadığını açıklığa kavuşturmuş ve daha önceki ifadelerinin “bir sonraki aşamadaki ihtiyacın ortaya çıkması için bir önceki ihtiyacın yüzde yüz tatmin edilmesi gerektiği yanılgısının” oluşmasına neden olabileceğini kabul etmiştir (1987, s. 69).

Bir eksiklik ihtiyacı az ya da çok giderildiği zaman ortadan kalkacaktır ve eylemlerimiz alışıldığı şekilde henüz tatmin edilmemiş bir üst seviyedeki ihtiyaçları gidermek üzerine yönelecektir. Bunlar, daha sonra bizim belirgin ihtiyaçlarımız haline gelir. Yine de büyüme ihtiyaçları bir kez devreye girdiğinde hala hissedilmeye devam edecek ve hatta daha da güçleneceklerdir.

Büyüme ihtiyaçları herhangi bir şeyin yokluğundan ziyade birey olarak büyüme ve gelişme arzusundan ortaya çıkarlar. Ne zaman büyüme ihtiyaçları makul bir biçimde tatmin edilirse, kişi de ancak o zaman en üst seviye olan kendini gerçekleştirme seviyesine ulaşabilir.

Abraham Maslow

Her insan bu hiyerarşide, kendini gerçekleştirme aşamasına doğru yükselme arzusuna ve kapasitesine sahiptir. Ne yazık ki, bu süreç alt seviyelerdeki ihtiyaçları gidermede yaşanan başarısızlıklardan dolayı sekteye uğrar. Hayat tecrübeleri, boşanma ve işten çıkarılma dahil olmak üzere, bireyin hiyerarşik seviyeleri arasında dalgalanmalara neden olabilir. Bu nedenle, herkes hiyerarşik seviyelerde tek yönlü bir şekilde yükselmez ama farklı tip ihtiyaçların arasında bir ileri bir geri gidip gelebilir.

Orijinal İhtiyaçlar Hiyerarşinin Beş Aşamalı Modeli Şunları İçerir:

  1. Biyolojik ve Fizyolojik İhtiyaçlar: Hava, yemek, su, barınma, sıcaklık, seks, uyku.
  2. Güvenlik İhtiyaçları: Doğa olaylarından korunma, emniyet, düzen, hukuk, istikrar, korkusuzluk.
  3. Sevgi ve Ait Olma İhtiyaçları: Arkadaşlık, samimiyet, güven ve kabul, sevgi ve ilgi alışverişi. Bağlanma, bir gruba ait olma (aile, arkadaş, iş).
  4. Saygı İhtiyacı: Maslow bunu iki kategoriye ayırmıştır: (1) kendine olan saygı (itibar, başarı, ustalık, bağımsızlık) ve (2) başkaları tarafından saygı görme arzusu (örneğin, mevki, prestij). Maslow saygı görme ihtiyacının en çok çocuklar ve ergenler için önemli olduğunu ve gerçek özsaygı ile itibarın önünü açtığını vurgulamıştır.
  5. Kendini Gerçekleştirme İhtiyacı: Kişisel potansiyelini farketmek, kişisel tatmin, kişisel gelişim için çabalamak ve dorukta yaşantılar. “Bir insanın olabileceği her şey olma arzusu” (Maslow, 1987, s. 64).

Maslow insani ihtiyaçların bir hiyerarşi içinde düzenlendiğini öne sürmüştür:

“İnsanın sadece ekmekle yaşayabileceği oldukça doğru bir söylemdir. Ancak ortada hiç ekmek olmadığında? Peki, ortada bir sürü ekmek olduğunda ve karnı sürekli olarak tok olduğunda, insanın arzularına ne olur?

Diğer ihtiyaçlar (üst seviyelerdeki) birdenbire ortaya çıkar ve fizyolojik açlığın aksine, organizmaya hakim olurlar. Bu ihtiyaçlar sırasıyla giderildiğinde, yeni (ve daha üst) ihtiyaçlar tekrar ortaya çıkar ve bu şekilde devam eder. Temel insani ihtiyaçların göreli güçlülük hiyerarşisi içinde organize olduğunu söyleyerek kastettiğimiz budur” (Maslow, 1943, s. 375).

Maslow, ihtiyaçlar hiyerarşisi kavramı üzerine kurulu teorisini geliştirmeye on yıllar boyunca devam etti (Maslow, 1943, 1962, 1987).

Oluşturduğu hiyerarşinin yapısını dikkate alarak, Maslow (1987) hiyerarşideki sıralamanın, kendisinin daha önceki tanımlamasında olduğu gibi, “değişmez ve kesin olmadığını” (s. 68) ileri sürmüştür.

Maslow, dış unsurlar ve bireysel farklılıklara bağlı olarak ihtiyaç sıralamasının değişebileceğini belirtmiştir. Örnek olarak, bazı bireyler için özsaygı ihtiyacının, sevgi ihtiyacından daha önemli olabildiğini belirtir. Başkaları için ise, yaratıcılık potansiyellerini gerçekleştirme ihtiyacı birçok temel ihtiyacın bile önüne bile geçebilir.

Maslow (1978) aynı zamanda, çoğu davranışın çoklu güdülendiğini (birden çok etken tarafından güdülendiğini) belirtmiştir ve “her davranışın bir tane temel ihtiyaçtan ziyade, birçok ya da bütün temel ihtiyaçlardan eş zamanlı etkilenerek belirlenmeye yatkın olduğunu” söylemiştir (s. 71).

İhtiyaçlar Hiyerarşisinin Özeti

  1. İnsanlar bir ihtiyaçlar hiyerarşisi tarafından güdülenirler.
  2. İhtiyaçlar, hiyerarşinin içinde baskınlıklarına göre sıralanırlar, buna göre üst ihtiyaçlardan daha önce temel ihtiyaçların az ya da çok (hepsi veya hiçbiri yerine) giderilmiş olması gerekir.
  3. İhtiyaçların sıralaması tamamen sabit bir sıralama olmaktan çok, dış unsurlara ve bireysel farklılıklara göre değişkenlik gösterebilen bir yapıya sahip olabilir.
  4. Çoğu davranış çoklu olarak güdülenir; bu, eş zamanlı olarak birden fazla temel ihtiyacın belirleyici olduğu anlamına gelir.

İhtiyaçlar Hiyerarşisinin Genişletilmiş Hali

Maslow’un (1943, 1954) beş aşamalı modelinin bilişsel ve estetik ihtiyaçları (Maslow, 1970a), daha sonra da üstünlük ihtiyacını (Maslow, 1970b) içine alacak şekilde genişletildiğini belirtmek önem arz eder.

Orijinal beş aşamalı modelde yapılan değişikliklerin altı çizilmiş ve yedi ve sekiz aşamalı diğer iki model eklenmiştir. Bunların ikisi de 1960’lı ve 1970’li yıllarda geliştirilmiştir.

  1. Biyolojik ve fizyolojik ihtiyaçlar: hava, yemek, su, barınma, sıcaklık, seks, uyku.
  2. Güvenlik ihtiyaçları: doğa olaylarından korunma, emniyet, düzen, hukuk, istikrar, korkusuzluk.
  3. Sevgi ve ait olma ihtiyaçları: arkadaşlık, samimiyet, güven ve kabul, sevgi ve ilgi alışverişi. Bağlanma, bir gruba ait olma(aile, arkadaş, iş).
  4. Saygı ihtiyacı: Maslow bunu iki kategoriye ayırmıştır: (i) kendine olan saygı (itibar, başarı, ustalık, bağımsızlık) ve (ii) başkaları tarafından saygı görme arzusu (örneğin, mevki, prestij).
  5. Bilişsel ihtiyaçlar: bilgi birikimi ve kavrama, merak, keşif, anlam arayışı ve öngörülebilirlik.
  6. Estetik ihtiyaçlar: güzellik arayışı ve değerini bilme, denge, biçim vb.
  7. Kendini gerçekleştirme ihtiyacı: kişisel potansiyelini farketmek, kişisel tatmin, kişisel gelişim için çabalamak ve dorukta yaşantılar.
  8. Üstünlük ihtiyaçları: birey kendi özbenliğinin ötesindeki değerler tarafından güdülenir (mistik deneyimler ve doğayla ilişkili belirli deneyimler, estetik deneyimler, cinsel deneyimler, başkalarına hizmet, bilim uğraşı, dini inanç vb).

Kendini Gerçekleştirme

Psikopatolojiye ve insanlarda nelerin yanlış gittiğine odaklanmak yerine, Maslow (1943) insanlarda nelerin doğru gittiğine odaklanan, insan davranışının daha olumlu bir bakış açısını formüle etti. İnsanın potansiyeli ve o potansiyeli nasıl gerçekleştirebileceği ile ilgileniyordu.

Psikolog, Abraham Maslow’un (1943, 1954) belirttiği gibi, insanların motivasyonu, kişisel gelişim yoluyla değişim ve potansiyellerini gerçekleştirme arayışına dayanıyordu. Kendini gerçekleştiren insanlar potansiyellerinin tamamına ulaşabilmiş ve yapabileceklerini azami düzeyde yapabilmiş insanlardır.

Kendini gerçekleştirmenin gelişimi (Maslow, 1962) insanın tüm yaşamı boyunca var olan kişisel gelişim ve keşif ihtiyacıdır. Maslow’a göre, insan sürekli olarak “olmaya” devam eder ve bu şartlarda hiçbir zaman sabit kalmaz. Kendini gerçekleştirmede insan, kendisi için önemli olan yaşama, bir anlam bulmaya yaklaşır.

Nasıl ki, her birey biricikse, kendini gerçekleştirme güdüsü her insanı da farklı yollara sürükler (Kenrick vd, 2010). Bazı insanlar için kendini gerçekleştirme sanat ve edebiyatta yaratıcı çalışmalar ile elde edilebilirken, diğerleri için spor, eğitim veya kurumsal bir ortam ile elde edilebilir.

Maslow (1962), kendini gerçekleştirmenin doruktaki yaşantılar ile ölçülebileceğine inanmıştır. Bir insan dünyayı olduğu gibi bütünüyle deneyimlediğinde ve coşku, keyif ve merak duyguları ortaya çıktığında bu gerçekleşir.

Kendini gerçekleştirmenin, sürekli devam eden bir “olma” süreci olduğunu ve kişinin mükemmel bir “sonsuza kadar mutlu” mertebesine ulaşma durumu olmadığını belirtmek önemlidir (Hoffman, 1988).

Maslow kendini gerçekleştirme için aşağıdaki tanımlamayı yapmıştır.

Bu, ‘kişinin kendi potansiyelini’ tamamlama arzusunu, yani potansiyelinin izin verdiği derecede kendini gerçekleştirme eğilimini kasteder.

Bu ihtiyaçların alacağı özel biçim elbette insandan insana fazlasıyla değişecektir. Bir bireyde bu ideal bir anne olma arzusu şeklini alabilirken, bir diğerinde atletik bir arzu şeklinde ortaya çıkabilir ve yine bir diğerinde resim yaparak veya icatlar üreterek ortaya çıkabilir” (Maslow, 1943, s. 382–383).

Kendini Gerçekleştirmiş İnsanların Özellikleri

Teoride her birimiz kendimizi gerçekleştirmeye yetkin olsak da, çoğumuz bunu başaramıyor ya da belli bir dereceye kadar başarabiliyor. Maslow (1970) kendini gerçekleştirme safhasına insanların sadece yüzde ikisinin ulaşabileceğini tahmin etmiştir. Birey olarak potansiyellerini gerçekleştirdiğini düşündüğü insanların özellikleriyle bilhassa ilgilenmiştir.

Kendilerini gerçekleştirmiş olarak gördüğü 18 insan (Abraham Lincoln ve Albert Einstein dahil olmak üzere) ile yaptığı çalışmalarda Maslow (1970) kendini gerçekleştirmiş insanda bulunan 15 özellik belirlemiştir.

Kendini gerçekleştirenlerin özellikleri:

  • Gerçekliği etkin bir biçimde algılarlar ve belirsizliği tolere edebilirler,
  • Kendilerini ve başkalarını olduğu gibi kabul ederler,
  • Düşünce ve eylemleri konusunda spontane olabilirler,
  • Sorun odaklıdırlar (ben merkezci değillerdir),
  • Alışılmışın dışında mizah anlayışları vardır,
  • Hayata tarafsız bir şekilde bakabilirler,
  • Oldukça yaratıcıdırlar,
  • Kültürlemeye karşı dirençlidirler ancak kasıtlı olarak gelenek ve görenek dışı değillerdir,
  • İnsanlığın refahıyla ilgilenirler,
  • Temel yaşam deneyimlerinden derin ve yoğun haz alabilirler,
  • Birkaç insan ile derin tatminkar kişilerarası ilişki kurabilirler,
  • Doruk yaşantıları,
  • Mahremiyet ihtiyaçları,
  • Demokratik tutumları,
  • Güçlü ahlaki ve etik standartları vardır.

Kendini gerçekleştirmeyi sağlayan davranışlar

  • Hayatı bir çocuk gibi, tam dikkat ile tamamen kendine katarak deneyimlemek,
  • Güvenli rotalara takılı kalmak yerine yeni şeyler denemek,
  • Gelenek, otorite ve çoğunluğun sesini dinlemektense, kendi duygularını dinleyerek deneyimlerini değerlendirmek,
  • Yalandan bir şeyler yapmaktan (oyun oynama) kaçınmak ve dürüst olmak,
  • Görüşleri çoğunlukla uyuşmadığı takdirde popüler olmamaya hazırlıklı olmak,
  • Sorumluluk almak ve sıkı çalışmak,
  • Savunmalarını belirlemeye çalışmak ve bunlardan vazgeçmek için cesaretli olmak.

Yukarıdaki listede kendini gerçekleştirenlerin özellikleri ve kendini gerçekleştirmeyi sağlayan davranış biçimleri sıralanmıştır. İnsanlar kendini gerçekleştirmeyi kendilerine özgü yollarla başarsalar da belli özellikleri paylaşmaya eğilimli olurlar. Ancak, kendini gerçekleştirme bir süreçtir, “mükemmel insan yoktur” (Maslow, 1970a, s. 176).

Kendini gerçekleştirmek için bütün 15 özelliği de sergilemek gerekli değildir ve bu özellikler de sadece kendini gerçekleştiren insanlarda bulunmaz. Maslow, kendini gerçekleştirmeyi mükemmelik ile eş tutmamıştır. Kendini gerçekleştirme yalnızca bireyin kendi potansiyelini gerçekleştirmesini kapsar. Bu yüzden, bir kişi ahmak, savurgan, verimsiz ve kaba olabilir ve aynı zamanda kendini gerçekleştirmiş olabilir. Nüfusun yüzde ikisinden daha azı kendini gerçekleştirmeyi başarabilir.

Eğitimdeki Uygulamalar

Maslow’un (1962) ihtiyaçlar hiyerarşisi teorisi okullarda sınıf yönetimi ve öğretime büyük katkılar sağlamıştır. Davranışı yalnızca içinde bulunulan ortama bir tepki olarak ele almak yerine, Maslow (1970a), eğitim ve öğrenmeye yönelik bütüncül bir yaklaşım benimsemiştir. Maslow bireyin bütün fiziksel, duygusal, sosyal ve zihinsel özelliklerini ve bunların öğrenmeyi nasıl etkilediğini ele almıştır.

Maslow’un ihtiyaçlar teorisinin sınıf öğretmenlerinin işine nasıl uygulanabileceği oldukça nettir. Öğrencinin bilişsel ihtiyaçları karşılanmadan önce, temel fiziksel ihtiyaçları doyurulmuş olmalıdır. Örnek olarak, aç ve yorgun bir öğrenci derse odaklanmakta zorluk yaşayacaktır. Öğrenciler, ilerleme sağlamak ve potansiyellerine ulaşmak için öncelikle duygusal ve fiziksel olarak güvende olduklarını ve sınıfta kabul gördüklerini hissetmeye ihtiyaç duyarlar.

Maslow, öğrencilerin sınıfta değer ve saygı gördüklerini hissetmelerini sağlamanın ve öğretmenin destekleyici bir ortam oluşturmasının gerekli olduğunu ileri sürmüştür. Düşük özsaygıya sahip öğrenciler, özsaygıları güçlendirilene kadar, akademik olarak en iyi seviyede ilerleyemezler.

Maslow (1971, s. 195) hümanistik bir eğitim yaklaşımının “daha güçlü, sağlıklı ve kendi hayatlarını büyük ölçüde kendi kontrolüne alabilen” insanlar yetişmesini sağlayacağını söylemiştir. “Kendi yaşamlarında aldıkları kişisel sorumlulukları artan insanlar, bireyin seçimlerine rehber niteliği olan akılcı bir değerler bütünü ile birlikte, insanlar içinde yaşadıkları toplumu etkin bir şekilde değiştirmeye başlayacaktır.”

Eleştirel Değerlendirme

Maslow’un teorisinin en belirgin sınırlılığı kullandığı yöntemdir. Maslow, kendini gerçekleştiren insanların özelliklerini oluştururken, biyografik analiz adı verilen niteliksel bir yöntem kullanmıştır.

Kendini gerçekleştirmiş olarak belirdiği 18 insanın biyografilerini ve yazılarını incelemiştir. Bu kaynaklara göre, insanlığın geri kalanına karşı, bu belirli insan grubunun sahip olduğu görünen özellikleri derlediği bir liste oluşturmuştur.

Bilimsel bakış açısıyla, bu yaklaşım ile ilgili bir takım sorunlar bulunuyor. İlk olarak, biyografik analizin tamamıyla araştırmacının görüşüne dayanan oldukça öznel bir yöntem olduğu ileri sürülebilir. Kişisel görüş her zaman önyargıya açıktır ki bu da toplanan verinin geçerliliğini azaltır. Bu açıdan, Maslow’un kendini gerçekleştirmeye ilişkin işlevsel tanımı körü körüne bir bilimsel gerçek olarak ele alınmamalıdır.

Buna ek olarak, Maslow’un biyografik analiz çalışmaları yüksek eğitim seviyesine sahip beyaz erkeklerden (Thomas Jefferson, Abraham Lincoln, Albert Einstein, William James, Aldous Huxley, Gandhi, Beethoven vb.) oluşan yanlı bir örneklem üzerinde uygulanmıştır.

Maslow (1970) Eleanor Roosevelt ve Rahibe Teresa gibi kendini gerçekleştiren kadınları çalışmış olsa da, örnekleminin geneline göre kadınların çok ufak bir oranı vardır. Bu da, teorisini kadınlara ve düşük sosyal sınıflardan ya da farklı etnik kökenlerden insanlara genellemeyi zorlaştıran bir durumdur. Maslow’un örnekleminin geçerliliği bu açıdan sorgulanabilir.

Bunlara ek olarak, Maslow’un kendini gerçekleştirme kavramını, nedensel ilişkiler oluşturarak, deneysel bir şekilde test etmek oldukça zordur.

Bir başka eleştiri, Maslow’un insanların potansiyellerine ulaşmaları ve kendilerini gerçekleştirmeleri için öncelikle alt seviyelerdeki ihtiyaçlarını gidermeleri gerekliliğine yönelik yapılmıştır. Bu her zaman geçerli bir durum değildir ve bu yüzden Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinin bazı kısımlarının doğruluğu geçersiz kılınmıştır.

Çok sayıda insanın yoksulluk içinde yaşadığı (Hindistan gibi) kültürler incelenerek, bu insanların sevgi ve ait olma gibi üst seviye ihtiyaçlarını yine de karşılayabildikleri görülmüştür. Ancak Maslow’a göre, en temel fizyolojik ihtiyaçlarını (yiyecek barınma vs.) karşılamakta güçlük yaşayan insanların üst seviyelerdeki büyüme ihtiyaçlarını gidermeleri mümkün değildir.

Ayrıca, birçok yaratıcı insan, mesela yazar ve ressamlar (örnek olarak Rembrandt ve Van Gogh) ömürleri boyunca yoksulluk içinde yaşamışlardır, buna rağmen kendilerini gerçekleştirmeyi başarabildikleri ileri sürülebilir.

Psikologlar, şimdilerde, güdülenmeyi, ihtiyaçların eş zamanlı olarak farklı seviyelerde işleyebildiği, bir çoklu davranış sistemi olarak kavramsallaştırıyorlar. Bir insanın üst seviye büyüme ihtiyaçlarıyla aynı anda, alt seviyelerdeki eksiklik ihtiyaçları tarafından da güdülenebileceği düşünülüyor.

Tay ve Diener (2011) tarafından yapılan güncel bir araştırmada, Maslow’un teorisi dünyadaki her ana bölgeyi temsil edecek şekilde, 123 ülkeden seçilen 60.865 katılımcıdan veri toplanmıştır. Bu araştırma 2005 ve 2010 yılları arasında sürdürülmüştür.

Katılımcılar, Maslow’un modelindeki altı ihtiyacı temsil eden soruları yanıtlamışlardır: temel ihtiyaçlar (yiyecek, barınma); güvenlik, sosyal ihtiyaçlar (sevgi, destek); saygı, üstünlük ve özerklik. Aynı zamanda, kişisel refahlarını üç ayrı ölçütte değerlendirmişlerdir: yaşam değerlendirmesi (insanın hayatının tamamına yönelik düşüncesi), olumlu duygular (haz ve neşe duygularının gündelik örnekleri) ve olumsuz duygular (keder, öfke ve strese günlük deneyimlerden örnekler).

Araştırmanın sonuçları, evrensel insani ihtiyaçların kültürel farklılıklardan bağımsız olarak var olduğunu desteklemiştir. Ancak, hiyerarşinin içindeki ihtiyaçlar sıralamasının doğru olmadığı bulunmuştur.

“En temel ihtiyaçlar yokluklarında en fazla dikkati çeken ihtiyaçlar olabilmesine rağmen, diğerlerinden yararlanmak için bunları gidermeniz gerekmez,” diye açıklar Diener. Örnek olarak, aç olduğumuz zamanlarda bile, arkadaşlarımız ile birlikte mutlu olabiliriz. “Onlar adeta vitamin gibidir” diyor Diener, ihtiyaçların birbirinden bağımsız nasıl çalıştıklarını açıklarken. “Hepsine ihtiyacımız var.”

Kaynakça

Hoffman, E. (1988). The right to be human: A biography of Abraham Maslow. Jeremy P. Tarcher, Inc.

Kenrick, D. T., Neuberg, S. L., Griskevicius, V., Becker, D. V., & Schaller, M. (2010). Goal-Driven Cognition and Functional Behavior The Fundamental-Motives Framework. Current Directions in Psychological Science, 19(1), 63-67.

Maslow, A. H. (1943). A Theory of Human Motivation. Psychological Review, 50(4), 370-96.

Maslow, A. H. (1954). Motivation and personality. New York: Harper and Row.

Maslow, A. H. (1962). Toward a Psychology of being. Princeton: D. Van Nostrand Company.

Maslow, A. H. (1970a). Motivation and personality. New York: Harper & Row.

Maslow, A. H. (1970b). Religions, values, and peak experiences. New York: Penguin. (Original work published 1966)

Maslow, A. H. (1987). Motivation and personality (3rd ed.). Delhi, India: Pearson Education.

Tay, L., & Diener, E. (2011). Needs and subjective well-being around the world. Journal of Personality and Social Psychology, 101(2), 354-356. doi:10.1037/a00

Wulff, D. M., & Maslow, A. H. (1965). Religions, Values, and Peak-Experiences. The Journal of Higher Education, 36(4), 235.

Yazının orijinali için:

McLeod, S. A. (2017). Maslow’s hierarchy of needs. Retrieved from

www.simplypsychology.org/maslow.html

Yayıma Hazırlayan: Büşra Erturan

Psikoloji kategorimizdeki diğer yazılar için tıklayınız.

Aşağılık Kompleksi

Psikoloji Tarihindeki Önemli Kadınlar | 8 Mart Özel Yazısı

Sigmund Freud ve Psikanaliz Üzerine

Related posts

2 comments

Çevik Dünyada Kendi Kendini Yöneten Takımlar 17 Haziran 2019 at 08:28

[…] fikir üretenlerin kendini değerli hissetmesine de o kadar çok sağlarsınız. Bu da Maslow un İhtiyaçlar Hiyerarşisinde bulunan ‘saygı ihtiyacı’ nı karşılamada büyük bir etkendir. Bu nedenle takımda […]

Reply
Ebru 28 Şubat 2020 at 09:10

Merhabalar,

Günümüzde her ne kadar sade ve minimalist yaşama geçiş yapan insanlarda bir artış olduğu gözlense de maalesef birçok insan tüketmeye ve tüketerek mutlu olmaya devam ediyor. Yapılan alışverişler insanları anlık ya da birkaç günlük mutlu etse de bu durum kısa sürüyor ve insanlar yeniden alışveriş yapmak istiyor. Oysa gerçek mutluluk insanın içinde saklıdır. Bir insan gerçek mutluluğa ancak üreterek, elindekinin kıymetini bilerek ve azla mutlu olmaya çabalayarak ulaşabilir. Sürekli tüketmek kimseyi mutlu etmez. Tüketim odaklı bir yaşam insanların bir zaman sonra nefes alamamasına, fazlalıklarla dolu bir yaşam sürmesine neden olur. İzniniz olursa ben de hayatımızdaki fazlalıklar üzerine yazdığım blog yazımı sizinle paylaşmak isterim: https://www.tarz2.com/fazlaliklar-sizi-tuketmesin

Keyifli okumalar dilerim, sağlıcakla kalın.
Ebru Bektaşoğlu

Reply

Leave a Comment