Antropoloji

Kallikantzaros, Karakoncolos veya Yaban Adamı

Kallikantzaros, Karakoncolos veya Yaban Adamı

Yazar: Büşra Erturan

Balkan ve Yunan folkloruna ait olan Kallikantzaros, kış mevsiminde yer altından çıkan ve Epifani’ye yani 6 Ocak gününe kadar da yeryüzünde kalan bir yaratıktır. Kaynaklara göre, yer altından Noel’in 12 günü sırasında ya da Pagan Cermen halklarının Yule olarak da adlandırdığı, güneşin etkisini yitirdiği kış dönümü başlangıcında (21 Aralık) ortaya çıkmaktadır.

Kallikantzaros Yunancada “güzel sentor” anlamına gelmektedir. Goblin tarzında küçük bir yaratıktır ve çeşitli hayvan uzuvlarına sahiptir: Siyah derisi, pençeleri, kuyruğu, eşek kulakları ve keçi toynakları vardır. Yunan inanışına göre eğer bir bebeğe Beşaret Bayramı’nda[1] hamile kalınırsa ve bu bebek tam olarak Noel gününde ya da Saturnalia[2] sırasında doğarsa Kallikantzaros olma tehlikesi vardır. Eğer bebek acilen sarımsak ve samanla bağlanmazsa ve ayak parmakları siyahlaşana kadar ateşe tutulmazsa Kallikantzaros’a dönüşmeye başlar.[3]

Kallikantzaros Neler Yapar?

Sürü halinde gezen bu yaratıkların yaptıkları en meşhur şeylerden biri de her sene onların tahribinden sonra tekrar iyileşen Hayat Ağacı’nı yeniden testereyle kesmektir. Kallikantzaros sürüsü bunun dışında yeryüzünde oldukları süre boyunca her türlü yaramazlığı yaparlar, evlere girmenin her çeşit yolunu denerler -genellikle bacadan girerler-  ve girdikten sonra da karışıklığa sebep olurlar. Binbir zahmetle hazırlanan Noel yemeklerini, tatlılarını yerler ve evleri tamamen dağıtırlar. Ayrıca insanların cinsel enerjisini çaldıkları, ocak ateşini söndürdükleri, yiyecek dükkanlarına idrarlarını yaptıkları da söylenmektedir.

Kallikantzaros’tan Korunma Yöntemleri

Kallikantzaros’un bir numaralı düşmanı güneştir ve güneşe maruz kaldığı anda öldüğü için de geceleri gezer. Zaten güneşin etkisini yitirdiği kış dönümünde ortaya çıkması ve güneş tekrar etki etmeye başlayınca yeraltına geri dönmesi de bundan kaynaklanmaktadır. Bu yaratıktan korunma yöntemlerden biri, gece kapının önüne kevgir bırakmaktır. Çünkü Kallikantzaros delikleri tek tek saymaya çalışacak ve güneş doğduğunda kaçmak zorunda kalacak ya da eğer bu işle fazla meşgul olursa güneşten dolayı yanacaktır. Adak olarak bacaya çeşitli yiyecekler asmak ya da onu kaçırmak için bacanın içinde kokulu şeyler yakmak da kaçırma yöntemlerden biridir. Kallikantzaros’un sadece ikiye kadar sayabildiği ve üç rakamı kutsal olduğundan üçe kadar sayması için kandırılırsa yine aynı şekilde yanarak öleceği de söylenmektedir. Ayrıca Epifani’de Yunan rahiplerin kutsal suyla ve fesleğenle evleri kutsamasıyla yaratıkların uzaklaştırıldığı, kilise çanlarının ve Noel ilahilerinin de onları kaçırdığı bilinmektedir.

Kallikantzaros ve Karakoncolos

Anadolu folklorunda da Kallikantzaros ile bazı benzer özellikler taşıyan, Karakoncolos, Goncoloz, Koncolos gibi adlar verilen bir yaratık bulunmaktadır. Kallikantzaros’un çıktığı tarihlerde ortaya çıkar ve bu tarihler, Anadolu kültürüne göre söylenecek olursa, Zemheri’nin ilk zamanlarıdır. Özellikleri yörelere göre farklılık gösterse de Ayşe Duvarcı’nın[4] aktardığına göre; bir insana rastladığında “Nereden geliyorsun?” gibi sorular sorup, içinde “kara” geçen bir cevap alamazsa karşısındakine tarakla vurmakta hatta öldürmektedir.

Pazar/Hemşin yöresinden anneannem Binnaz Cihan’ın teyzem Şehnaz Cihan Sever’in sorularına karşılık Goncoloz hakkında söyledikleri ise aynen aktarıyoruz:

“Goncoloz dışarıda yaşayan peri gibi bir şey, Yabon Adami[5]. Ocak’ın 15’inde ortaya çıkar. Çıktığı zaman kar yağar. Allah tarafından bağlıdırlar, 15’inden sonra bağları bozuluyor. 15 gün dışarıda geziyorlar. Herkes tapul tarağını, yün tarağını ve ipleri saklardı. İpleri saklamalarının sebebi yazın yılanlar bize görünmesin diye. Tarağı da kapıya çıkınca goncolozlar başımıza vurmasınlar diye saklarlardı. 15 gün geçtikten sonra goncolozlar yine bağlanırlar. Geceleri gezerler o yüzden kapıları açamazdık, açarsak korkardık. Köyden biri yün tarağını götürüp bahçede çamın dibine koymuştu, Goncoloz evden tarağı alamasın diye. İpleri de saklamışlardı yazın yılanlar bize görünmesin diye. İpleri çuvallara koyarlardı.”

Teyzemin “Goncolozun tipi nasıldı, zarar verir miydi kimseye?” sorularına anneannem, “Tipini bilmiyorum, korkudan dışarı çıkamazdık, kapıyı açamazdık. Kimseye zarar verir miydi bilmiyorum.” cevaplarını veriyor.

Daha sonra ise yılbaşı zamanında yapılan bir başka ritüel hakkında anneannem şunları anlatıyor:

“Yılbaşında annem pire keserdi. 1 Ocak’ta yapardı. Deroniye[6] çıkardı, saçlarını yabon adami gibi gözünün önüne dökerdi. Biz de küçüktük, eline tahra[7] alıp köşeye tak tak vururdu pire kesmek için. Babam da üç defa sorardı ona:

“Memişla ne edersin?”

“Pire kesiyorum.”

“Nereye yolluyorsun onları?”

“Minaslı’ya[8] yolluyorum.”

Yine tak tak vurduktan sonra…

“Ne kesiyorsun?”

“Bit kesiyorum.”

“Nereye yolluyorsun?”

“Çebula’nın evine yolluyorum.”

Teyzem de bu noktada şunları ekleyerek anneannemin söylediklerini netleştiriyor:

“Yani bunları o sene bitlenmemek için yılbaşında yapıyordunuz.”

Ardından anneannem onaylıyor ve devam ediyor:

“Ne kesersin?”

“Hastalığı, derdi, belayı kesiyorum.”

“Nereye yolluyorsun?”

“Kaf dağının ardına yolluyorum.”

“Sonra annem aşağı inerdi, tatlı etmiş olurlardı onları yerdik, elma yerdik. Öküzü ahırdan çıkarıp eve getirirlerdi hangi bacakla eve girdiğine bakarlardı. Öküzü ödüllendirmek için lazutla[9] hamur verirlerdi. Sonra götürüp bağlarlardı. Mozi[10] doğurduğu zaman da altına kabın içinde su koyardı annem, o kadar çok süt sağsın diye.”

Anneannem bunları anlatırken hepsini batıl inanç olarak gördüğünü, saçma bulduğunu da ekliyor.

Dayım Şener Cihan aracılığıyla bana ulaşan ve yine Pazar/Hemşin yöresinden diğer bilgilere göre: “Goncolozlar büyük ay yani ocak ayında bozulurlarmış. Uzun ve karmakarışık saçları varmış. Yün tarakları (tapul tarağı)  bu yüzden serenderde[11] saklanırmış. Tarağı goncoloz bulursa insanların kafasına vururmuş.”

Bu bilgilerin ışığında Kallikantzaros ile Goncoloz’un birbirlerine az da olsa benzediği görülüyor. Goncoloz’un ortaya çıkma süresi diğer efsanelerle kısmen uyuşuyor. Anadolu kültüründe Noel’e ait pek bir şey olmadığı için (Noel yemekleri, Noel ilahileri vs.) ve yöresel farklılıklar da bariz olduğu için yaratıktan kurtulma yöntemleri, yaptığı kötülükler de haliyle oldukça değişkenlik gösteriyor. Ancak yılbaşıyla ilgili diğer ritüeller de göz önüne alınınca, bu vakitlerin gerçekten bütün kültürlere büyük etkisinin olduğu, adeta efsanelerin bu aya doluştuğu sonucunu çıkarabiliriz.

Yaban Adamı ve Video Hakkında

Anneannemin videoda da anlattığı üzere Goncoloz veya Yaban Adamı’nın taklit özelliği olduğu, karşısındakini taklit ederken tutuşup yandığıyla ilgili başka hikâyeler de mevcut.[12] Bizim yöremizde, Goncoloz ve Yaban Adamı’nın neredeyse birbirinin aynısı olduğu söyleniyor, hatta anneannemin anlatımlarında iki yaratık sıklıkla birbirinin yerine geçiyor. Fakat anneannemin videodaki tariflerine göre Yaban Adamı, bütün vücudu tüylerle kaplı ve dev gibi olarak tasvir ediliyor. Goncoloz’u Kallikantzaros’un bir muadili olarak düşündüğümüzde ve Kallikantzaros da goblin benzeri ufak tefek bir yaratık olduğundan dolayı, videoya göre konuşacak olursak, Yaban Adamı’yla Goncoloz’un büyüklük açısından pek benzeşmediği de görülüyor. Ortaya çıkan bu karmaşa da açıkçası, kulaktan kulağa anlatılan hikâyelerin ve unutulan hatıraların birbirinin içine geçip girift bir hâl almasından, yörelere özgü farklı hikâyelerin birbirine karışmasından kaynaklanıyor.

Sonuç olarak Kallikantzaros, Goncoloz ve Yaban Adamı arasındaki benzerlikler yadsınamaz derecede.

Teşekkürler

Goncoloz hakkındaki değerli bilgilerini aktaran anneannem Binnaz Cihan’a, bu bilgileri anneannemden bana aktaran, videolar çeken teyzem Şehnaz Cihan Sever’e ve dayım Muhammed Cihan’a, Zuğa köyünden aldığı bilgiler için dayım Şener Cihan’a, yardımları için anneme ve bütün geniş aileme teşekkürlerimi sunuyorum.

Kaynaklar:

Kallikantzaroi – Greek Christmas Goblins – Greek Christmas Customs & Traditions: https://greekerthanthegreeks.blogspot.com/2014/12/greek-christmas-customs-traditions.html

Monster Monday: Kallikantzaros, J. Matthew Saunders:

https://writewrotewritten.wordpress.com/2014/12/29/monster-monday-kallikantzaros/

The Old Magic of Christmas: Yuletide Traditions for the Darkest Days of the Year, Linda Raedisch, Llewellyn Publications

Encyclopedia of Demons in World Religions and Cultures, Theresa Bane, McFarland, syf. 186

Türklerde Tabiat Üstü Varlıklar ve Bunlarla İlgili Kabuller, İnanmalar, Uygulamalar, Yard. Doç. Dr. Ayşe DUVARCI, Bilig Dergisi, Sayı 32, Syf. 126

Karakoncolos:

http://yigityavuz.blogspot.com/2016/06/karakoncolos.html

İleri Okumalar:

Türkçe ve Yunanca Kaynaklarda Karakoncolos / Kalikancaros İnancı, Dr. Öğr. Üyesi Şehnaz Şişmanoğlu Şimşek: http://www.millifolklor.com/PdfViewer.aspx?Sayi=120&Sayfa=184

Karakoncolos, Öykü, Mehmet BerkYaltırık: https://oykuseckisi.com/karakoncolos-wyern/

[1] Annunciation day: Cebrail’in Meryem Ana’ya İsa’nın doğacağını bildirdiği gün. Kaynak: https://www.britannica.com/topic/Annunciation-Christianity

[2] 17 Aralık’ta başlayan, Satürn tanrısına ithafen yapılan Romalı Paganların bayramı.

Kaynak: https://www.britannica.com/topic/Saturnalia-Roman-festival

[3]Encyclopedia of Demons in World Religions and Cultures, Theresa Bane, McFarland, syf. 186

[4]Türklerde Tabiat Üstü Varlıklar ve Bunlarla İlgili Kabuller, İnanmalar, Uygulamalar, Yard. Doç. Dr. Ayşe Duvarcı, Bilig Dergisi, Sayı 32, s. 126

[5]Yaban Adamı. Pazar şivesine göre: “Yabon Adami”.

[6]Deroni, Hemşincede çatıyla tavan arasındaki yer anlamına gelir.

[7]Odun ya da kesici alet.

[8]Minaslı ailesinin evi.

[9]Lazut: Mısır.

[10]Hemşince, daha önce doğum yapmamış hayvan.

[11]Serender: Çardak.

[12]http://yigityavuz.blogspot.com/2016/06/karakoncolos.html

Related posts

Leave a Comment