Georges Perec
David Bellos tarafından çevrilen ve önsözü yazılan; Georges Perec’in “Paralı Asker” eseri üzerine bir inceleme.
Yazar: Caroline Moore
Çevirmen: Cemre Yıldırım
Hangi Büyük Fransız Romancı Aynı Zamanda Bir Bulmaca Yazarıdır?
Cevap: Georges Perec.
Georges Perec hakkında sorular sorularak, bitmez tükenmez bir keyif alınabilir. Hangi Fransız yazarın Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi’nin festschrift’inde[1] yer alan “Soprano’daki Domatesli Organizasyonun Deneysel Gösterimi” (Cantatrix sopranico L.) isimli bir makalesi vardır? (Adi rungis domatesiyle[2] şarkıcıların taşlandığı Çığlık Tepkisi (ÇT)[3]’ni konu alan makale)? Ve hangi Fransız romancı dünyanın en uzun palindromunu[4] (5.566 harf) yazmıştır?
Perec bir sınavın konusu olmaktan keyif duyardı, gerçi hakkını vermek gerekir ki sorular şifreli olmalıdır; zira, o bir romancı olmasının yanı sıra bir bulmaca yazarıydı. Bilindiği üzere, yazıları bulmacalarla yapılandırılmıştır ve dilbilimsel olarak anagramlarla, cinaslarla ve her türden kelime oyunlarıyla doludur. En bilinen romanı La Disparition (Kayboluş), bir harfin metin içinde olmadığı bir lipogramdır[5]. Kullanılmayan harf “e” harfidir ve bu roman, Gilbert Adair tarafından A Void ismiyle ustaca tercüme edilmiş bir marifet gösterisidir.[6]
Bu noktada, Perec’in onlara uygun olmadığını düşünecek pek çok okur olacağını düşünüyorum. Şüphesiz ki “oyunbaz”, “post-modern” ve “üstkurmaca” gibi terimleri uyandırır ve hatta Wooly Willy’nin manyetik demir tozu yığınları kadar sahte görünen saçı ve sakalı bile toplumsal gerçekçiliği aşağılar gibidir.
Fakat, son derece ilgi çekicidir. Oyunbazlığı gösterişten keyif alması uğruna değildir: La Disparition’un temelindeki “kayboluş” derinlerde insana dairdir. Perec Yahudiydi; babası savaşta öldürülmüştü, annesi o altı yaşındayken Auschwitz’e götürülüp ortadan kaybolmuştu. Bu kitap, tam anlamıyla kelimelerin kifayetsiz kaldığı durumu hatırlamanın zorluğu ile ilgili: Roman evreni yokluklarla çarpıtılmıştır. Mère (anne), père (baba), je (ben) ve Perec var olamaz.
Her zaman, Kayboluş’u ilk eleştirmenler gibi saflıkla, lipogramik doğasından bihaber olarak okuyabilmiş olmayı dilerdim. Uyanan farkındalık, okuma deneyiminin bir parçası olmalıydı. Bu yüzden, Perec’in David Bellos tarafından yeniden keşfedilmiş, tercüme edilmiş ve giriş yazılmış olan ilk romanı Paralı Asker’e başlamadan önce (son derece aydınlatıcı) giriş yazısını ve hatta tanıtım yazısını okumamak için gayret ettim.
Açıkçası giriş cümleleri ağır ilerliyor. Kitap heyecan verici olarak bir cinayetle başlıyor; fakat, birinci, ikinci ve üçüncü kişi; şimdiki ve geçmiş zaman arasında düzensiz geçişlerin oluşturduğu sapmalar, eylem çatısında ya da zamanında tutarsız bir anlatım oluşturuyor. Bu noktada, Perec’in yayımcılarının kitabı neden geri çevirdiğini görebiliyordum. Sonra bıkkınlık içinde düşündüm ki, bu dilbilgisel ayrılıklar bir zamanlar heyecan vericiydi; fakat, ne yazık ki, şu anda bayat ve zihinsel parçalanmayı işaret eden bir araç olduğu ortada.
Ve yine de Perec’in eşi benzeri yok. Onun temaları kesinliklerin parçalanmasıyla ve kimliklerin bölünmesiyle elbette ki postmoderndir; fakat, roman bunlardan ziyade oldukça merak uyandırıcı. Ana temalar yalnızca muhtemel sebepsiz bir cinayet ile değil, aynı zamanda kuşkulu sanat sahteciliği sanatı ile keşfediliyor.
Anlatıcı, Gaspard Winckler (Perec fanlarının bileceği gibi, sonraki yazılarında da tekrar ortaya çıkıyor) baş sahtekardır. Taklit etmeye ve özenmeye çalıştığı; Antonello da Messina’nın sözde “Condottiere[7]” portresi: acımasız bir paralı asker olması muhtemel, temiz, mücadeleci ve utkulu bakışları olan ve dudağında küçük bir yara olan, kendine fevkalade güvenen bir adamın çetin yüzü.
19. yüzyılın sonlarında, Orta Çağ’daki ve Rönesans başlarındaki sanat yapıtlarına – arayış, tuhaf bir şekilde, “özgün” sanat için, seri üretim çağından önce ve dini şüpheler içindi – bir cevap olarak türeyen Sienese Sahtekarlık Okulunun bir müriti olan Winckler bir kiralık, paralı sanat askeridir.
Siena’nın en iyi sahtekar ustaları Icilio Federico Joni’yi – Berenson’ı kandıran – Alceo Dossena’yı ve Umberto Guinti’yi (Antonello tarzındaki portresi gerçekten çok iyi) de içinde bulundurur. Bu okulun isim yapmış yazarlarına ait olduğu tespit edilen eserler artık yüksek fiyatlara mal oluyor fakat sahteler. (Perec romanı için bir anlık ilhamı, Nazilere sanat hazinelerini satmaktan ziyade kendi eserlerini satıp onları kandırdığı ortaya çıkan, Hollanda’da bir ulusal kahraman haline gelen Han van Meegeren’den almış olabilir. Vermeer’leri gülünç şekilde kötüdür; bu, Goering’e karşı yapılan şakayı çok daha iyi yapıyor.)
Perec, özgünlük tartışmasının “sanat eserinin gerçek değerinin ne olduğu” kısmıyla ilgilenmiyor. Oysa o, bir sanat eserini neyin “özgün” yaptığı konusunda büyüleniyor. Bir usta sahtekarın paradoksu, büyük bir sanatçının eserinin sahtesinin de büyük bir sanat eseri olduğuna inandırmasıdır. “Kes-yapıştır” sahtekarlık okulu – bir resimden bir yaka alıp, bir başkasından arka planı alıp, bir kaş, bir çene, bir tüy, bir mücevher, diğerlerinden bir poz ve hepsini birleştirip, yeni bir bütün yapmak – ile bir “okul” resmini taklit etmek nispeten kolaydır. Fakat, tamamen orijinal bir sanatçı başka bir şeydir: Kuzey ve İtalyan etkilerinin zorlu birleşimi olan Antonello da Messina biriciktir, hayatında hiçbir okuldan çıkmamıştır.
Bu romandaki asıl gerilim, Gaspard’ın, öldürdüğü adamın yardakçılarını atlatıp kendi stüdyosundan kaçmaya yönelik çılgınca girişimlerinde değil, küstahça utkulu deha olan bir sanatçı tarafından resmedilen küstahça utkulu bir bakışa aylarca bakmaya zorlandığında ortaya çıkan ruhsal bir çöküntüye karşı mücadelesinde yatar. Hepsinin altında, kaybın uzun gölgelerini ve onun için özgün kelimesinin kaçınılmaz bir rezonansı olan, savaş sonrası Paris’te kimlik mücadelesini hisseden bir Yahudi yatar.
[1] Bir akademisyeni onurlandırmak için yazılan makale koleksiyonu. (r.n) https://en.oxforddictionaries.com/definition/festschrift
[2]Tomato rungisia vulgaris
[3]Yelling reaction (YR)
[4] Tersten okunuşu da aynı olan cümle, sözcük ve sayılara denilmektedir. (edn)
[5] Alfabedeki belirli bir harfin metinde kullanılmamasıyla yapılan bir kelime oyunu. Genellikle bir sesli harfin kullanılmaması ile yapılır. (edn)
[6] Aynı şekilde, Türkiye’de Ayrıntı Yayınları’ndan çıkan bu kitabı, kitabın çevirmeni Cemal Yardımcı da “e” harfi kullanmadan çevirmiştir. (edn)
[7]Paralı asker (İtalyanca)
İleri Okuma: Türkçede Perec
Bahçedeki Gidonları Kromajlı Pırpır da Neyin Nesi?, Metis Yayınları, çev. Cemal Yardımcı
Cantatrix Sopranica L. ve Diğer Bilimsel Yazılar, Sel Yayınları, çev. Alper Ünal
Harikalar Odası, Sel Yayınları, çev. Esra Özdoğan
Yaşam Kullanma Kılavuzu, İmge Kitabevi Yayınları, çev. İsmail Yerguz
Uyuyan Adam, Metis Yayınları, çev. Sosi Dolanoğlu
Karanlık Dükkan 124 Rüya, Metis Yayınları, çev. Siren İdimen
Paralı Asker, Sel Yayıncılık, çev. Esra Özdoğan
Ücret Artışı Talebinde Bulunmak için Servis Şefine Yanaşma Sanatı ve Biçimi, İmge Kitabevi Yayınları, çev. İsmail Yerguz
W Ya da Bir Çocukluk Hatırası, Metis Yayınları, çev. Sosi Dolanoğlu
Kayboluş, Ayrıntı Yayınları, çev. Cemal Yardımcı
Şeyler, Metis Yayınları, çev. Sevgi Tamgüç
Doğdum, Yapı Kredi Yayınları, çev. Aysel Bora
Bir Paris Semtinin Tüketilme Denemesi, Sel Yayıncılık, çev. Ayşe Ece
Olağan-içi Gündelik Hayatın Envanteri, Sel Yayıncılık, çev. Zeynep Bengü
Mekan Feşmekan, Everest Yayınları, çev. Ayberk Erkay
https://www.spectator.co.uk/2014/11/portrait-of-a-man-by-georges-perec-review/
Redaksiyon: Büşra Erturan
Editör: Serkan Alpkaya