Yazar: Erhan Us
Geleneksel alanlardaki alışkanlıklarınızı dijitale taşımanız, alacağınız performans konusunda sizi yerinizden bir milim oynatmaya yetmez. Yeni dünyada sadece yeniliğe, inovasyona, teknolojiye, yaratıcılığa yer var.
Gelişimine yeni başlamamış mecralarda (matbaa, web sitesi vb.) ticari kaygı gözetilerek şüphesiz ki pazarda fiyat kırma vb. stratejiler uygulanarak günü kurtaranlara sıkça rastlanıyor [pazara verdiği zararı bir düşünün]. Dijitalde bu basit yöntemlerle pazarı umursamadan kendinizi kurtarmaya çalıştığınızda sonuçları çok farklı olabiliyor. Özellikle dijital reklam, sosyal medya, sanatsal fotoğraf çekimleri konusunda hâlâ temel dinamikler içselleştirilmiş değil.
Yaptırmak istediğiniz işi “daha” ucuza yapacak kişi mutlaka vardır. Kolay yoldan köşeyi dönmeyi bekleyerek, trendleri kopyalayıp güruhlar hâlinde DJ, fotoğrafçı, sosyal medya uzmanı gibi takılan kimse, henüz bu kavramlara verdikleri zararın farkında değil.
Hatırlar mısınız bir reklam vardı… “Korsan ürün de çalmaktır.” Bu motto, birçok alanda evrimleşen sektörel sorunlarımızın da habercisiydi.
Kitap ve film sektörleri bu dertten yeterince çekmiyormuş gibi, başkalarını aptal yerine koymayı “uyanıklık” sayan toplum yapımız, şimdi yeni alanlarda umursamazlığına devam ediyor.
Fotoğraf
Kişisel anlamda sorun, başkasının çektiği fotoğrafı kendi malı gibi rahatça kullanan “insanlar”. Kurumsalda ise, saygısızlık. Mimarî bir çekim [otel, AVM vb.] düğün fotoğrafçısına yaptırıldığında, ortaya 90’ların TRT yayını gibi çalışmalar çıkıyor. Sırf tanıdık, “benzer anlaşmamız var, işimi gördürürüm” sığlığı ile kurumsal çalışmalara girilemez.
Yazılım
Crack (program kırma) hastalığı lise çağlarında iliklerimize işledi. Yazılıma ödeme yapmayı “kazıklanma” sayan bir kuşak var bugün ortada. App Store/Google Play’de uygulamayı indirip bütün özelliklerini kullanmak güzel, Plus veya Premium versiyonları için ödeme yapmaya gelince: “Iyy paralı uygulama, yüklemem”cilik.
Tasarım
Diyelim, sırtınıza detaylı bir kızılderili dövmesi yaptırmak istiyorsunuz. Başında tüyleri, yüzünde kırışıklıkları, şimşek çaktıracak bakışları var. Yeterince araştırma yapmadınız ve fiyat bazlı düşünerek “ben yaparım” diyenlerden en uygununu seçtiniz. Bir bakmışsınız sırtınızda Cin Ali var… “Ucuza kapatacak” tasarım peşinde koşarsanız, tasarımın anlamı kalmaz, zira amacı fark yaratmak.
Sosyal Medya [SM]
Trendleri kollayıp köşeyi dönme merakında dediğimiz kitle, pazara kurumsal SM yönetimi için mümkün olandan çok daha düşük fiyat teklifleri sunarlar. Operasyonu “ucuza kapatma” merakında olan kurumlar, az harcama yaparak öne geçtiklerini zannederler. Aslında işe aldıkları kişi, kurumsal planlara “tabii abi yaparız” şeklinde atıp tutmayla yaklaştığı için; kurum aslında stratejisiz bir yükleme düzenine durduk yere ödeme yaptığını çok sonra fark eder.
Profesyonellerin, bilinçsiz ucuzculara tepkisi bu yüzdendir. Kandırılmış olan bu kurumlar, başlarına gelenlerden sonra genellikle dijitale inançlarını kaybederler. Profesyonelleri ise, başarısızlığı pahalıya satan dolandırıcılar olarak görmeye başlarlar.
Telif
Bu kelimeyi oldukça nadir duyar olduk. Tasarımcıya, fotoğraf sanatçısına, müzisyene, emeğe saygı duyanları mumla arıyoruz. İnsanımızın genel “kendinden başkasını umursamayan” hâline örnekler her camiada var. Bilimde intihâl yapmakla, sosyal medyada birinin tweetini kopyalayıp yapıştırarak kendi hesabına geçirmek farklı mı sanıyordunuz? Bu bir adap meselesi.