• Home
  • Sinema
  • Karanlık Bir Odadan Sinemaya Açılan Pencere: Cennet Sineması
Sinema

Karanlık Bir Odadan Sinemaya Açılan Pencere: Cennet Sineması

Cennet Sineması

Sinema yazılarımız için tıklayınız.

Karanlık Bir Odadan Sinemaya Açılan Pencere: Cennet Sineması

Yazar: Süleyman Bülbül

 “Filmler sana her şeyi öğretebilir.”

La Maman et la Putain (1973)

Filmler, insanlara pek çok şeyi öğretebilir. Bir sinema salonu, toplumun bir dönemine şahitlik edebilir. Kuşkusuz Giuseppe Tornatore’nin 1988 yapımı “Cennet Sineması” adlı filminden bahsediyorum.

Cennet Sineması (1988)

Bu film, Sicilya’da bir kasabada yer alan ve kasabanın tek sineması olan Cennet Sineması çevresinde yaşananları, kasaba özelinde toplumun ve dönemin değişimlerini, bunların gölgesinde yaşanan aşk hikâyelerini, sinemanın gelişim ve değişimini ele alır.

Cennet Sineması’nın film makinisti olan yaşlı Alfredo’nun başı dönemin gayri resmi sansür kurulu olan kilise ve kasabanın çocuklarından olan Salvatore ile derttedir. Alfredo bir şekilde kilisenin baskılarına göğüs gerse de Salvatore’nin ısrarlarına karşı koymak imkansızdır. Salvatore sinemayı ve film makinistliğini çok seven bir çocuktur. Alfredo’dan da kendisini film makinist çırağı olarak yanına almasını ve işi ona da göstermesini ister. Alfredo sonunda Salvatore’ye yenik düşer. Onu çırak olarak işe alır ve ona film makinistliğinin tüm inceliklerini öğretir. En nihayetinde Salvatore, ustası Alfredo kadar kabiliyetli bir film makinisti olur.

Küçük Cennet Sineması’nda bunlar yaşanırken dünya değişim içindedir. Kilise, sinemaya gelen filmler üzerinde daha çok baskı kurmaya başlar. Cennet Sineması’nın makine dairesi gösterim için gelen filmlerden kesilen öpüşme sahneleri ile dolmuştur. Kasaba sakinleri belki de dış dünyayı takip ettikleri tek yer olan sinemada gösterilen hiçbir filmde bir öpüşme sahnesini izleme şansı yakalayamamıştır. Ta ki Salvatore’nin başkaldırısına kadar… Bir gün Salvatore yine tüm kasabalı umudunu kesmiş bir hâlde filmde çiftin öpüşme sahnesinin atlanacağını beklemektedir. O an herkesi şaşırtan bir şey olur. O sahne kesilmemiştir. Tüm seyirciler büyük bir alkış ve coşku ile filmi izler. Bu durum kiliseyi son derece rahatsız etse de kasabalılar ve Salvatore çok mutludur.

Cennet Sineması (1988)

Aslında bu, diğer her şeyin ötesinde bir film makinistinin, film makinistliğinin hikâyesidir. Filmlerle insanları buluşturan, filmleri sinema salonundaki koltuklardan değil de küçük, karanlık ve soğuk odalardan, küçük camlardan izlemek, takip etmek durumunda olan makinistler…

Öyle ki Salvatore film makinistliği boyunca izlediği yüzlerce, binlerce film neticesinde artık İtalya’nın en etkin yönetmenlerinden birisi olmuştur. Kendisine bu süreçte yol gösteren ise makinistliği boyunca ona izleyici ekseninde yaptığı gözlemlerin fısıldadıklarıdır. Zira Salvatore film makinistliği yaptığı süre boyunca filmleri, daha da önemlisi sinemanın “ne demek” olduğunu öğrenmiştir. Filmi izleyen herkesin arkasında hem onları hem de perdedeki filmi izleyen bir gözlemci olarak seyircinin filmlere verdiği tepkileri görmüştür. Bu durum onun filmlerde seyirciyi heyecanlandıran, ağlatan, mutlu eden şeylerin neler olduğunu zihin çekmecesine yerleştirmesine olanak tanımıştır.

Quentin Tarantino’nun ve hatta Theo Angelopoulos’un sinemalarda yer gösterici olarak çalışmaları, Yılmaz Güney’in çocuk yaşta kasaba kasaba dolaşarak film şirketine ait filmleri tanıtma işi, Alfred Hitchcock’un kendi filmlerini seyircinin tepkilerini daha iyi ölçmek için makine dairesinden izlemesi gibi örnekler, gözlem gücünün filmler üzerindeki etkilerine dair ipuçları verebilir.

Filme dönecek olursak her şey olup bittikten sonra bir gün Salvatore kasabasına gelir ve sinema salonuna girer. Perdeye bir film yansıtır ve hayran bakışlarla bu filmi izler. Salvatore’nin izlediği, film makinistliği boyunca sansür kurulu olan kilisenin yasakladığı ve film makarasından kestirdiği filmlerdeki öpüşme sahnelerinden oluşan bir kolajdır.

Bir izleyiciyi, bir yönetmeni, bir kasabalı ya da şehirliyi asıl mutlu edecek olan, sansürcülerin izin verdikleri değil de yasakladıkları sahnelerdir. Binlerce film izlemiş, onlarca film çekmiş olan Salvatore de büyük bir hayranlıkla sinema tarihini, filmlerin en güzel bölümünü, kasabalının isyanını, ilk kez öpüşme sahnesi gördükleri andaki mutluluklarını, kilise papazının irkilmiş bir biçimde verdiği tepkiyi, annesini, kız kardeşini, ustası Alfredo’yu, sinema salonunda yer bulmadıkları için sinemanın önünde bekleyen kasabalıya projeksiyon makinasının aynası yardımı ile ev duvarında seyrettirdikleri filmi izler.

Cennet Sineması filmi; bir sinema salonunun, bir sinema yapısının ruhunun, tarihe şahitlik eden en önemli unsurlardan birisi olabileceğini gösterirken sinemanın en bilinmedik kahramanları olan film makinistlerinin hikâyesini anlatır.

Çok sevdiğim bir filmde “Filmler sana her şeyi öğretebilir.” diyordu.

Filmler insanlara kendi tarihlerini öğretir. Filmleri bünyesinde yaşatan sinema, toplumların hafızasıdır. Bu hafızanın emek işçileri ise film makinistleridir.

Film makinistlerinin ustası Sicilya’lı Alfredo, Salvatore “Toto” ve diğer tüm film makinistlerine…

 

Görev Alan Yayın Kurulu: Arman Tekin, Cemre Yıldırım

 

Sinema yazılarımız için tıklayınız.

Related posts

Leave a Comment