Arkeoloji: Tarihin ve Kültürün Yapılandırılması, Ayşe Boren, İletişim Yayınları, 2019.
Derleyen ve Çeviren: Ayşe Boren, Arkeoloji: Tarihin ve Kültürün Yapılandırılması, İletişim Yayınları, 2019.
“Arkeolojinin değerlerden azade, nesnel bir bilim dalı olduğu varsayılır. Arkeologlar gerçekten de yüz yılı aşkın bir süre boyunca geçmişi nesnel bir şekilde tarif ettikleri inancıyla arkeoloji yaptılar ve bazıları hâlâ böyle yaptığına inanmayı sürdürüyor. Fakat, 1980’lerden beri arkeoloji alanında gelişen eleştirel tartışmalar, tarafsız olduğu iddia edilen arkeolojik anlatıların, her zaman, birilerinin, şimdiki zaman üzerine dönen iktidar mücadelelerinde üstünlüğü elinde bulunduranların işine yaradığını ortaya koydu. Geçmişte ne olduğunu tarif etme çabasında olan arkeologlar, ister istemez şimdiki zamanda ne olması gerektiğine dair politik bir yorumda bulunuyorlardı. Arkeolojide politikadan bahsedildiğinde insanların aklına genellikle olumsuz örnekler gelir: Nazi Almanyası’nda arkeolojinin politik kullanımları ya da Güney Afrika arkeolojisinin ırkçı içerimleri gibi. Politikaya, bilimi kirleten bir şey gözüyle bakılır. Bu ikisinin beraberliğinin, ilkinin ikincisini kullanmasıyla sonuçlanacağı düşünülür.” (Kitabın Önsözünden alıntı. S. 7.)
Kitabın içeriği:
Arkeolojinin Politikası ve Etiği – Ayşe Boren
Vaat Edilmiş Topraklar ve Seçilmiş Halklar: Arkeolojik Anlatının Politika ve Poetikası – Neil Asher Silberman
Bir Kolonyal Söylem Olarak Arkeoloji Tarihi – Oscar Moro Abadia
Arkeoloji ve Yerleşimci İsrail Ulusu Üzerine Düşünceler – Nadia Abu El Haj
Arkeoloji Etiğini Politikleştirmek – Yannis Hamilakis
Yerel Zaman veya Antik Geçmişin Mevcudiyeti – Susanne Leeb
‘Terörle Savaş’ ve Ordu-Arkeoloji Kompleksi: Irak, Etik ve Neokolonyalizm – Yannis Hamilakis
“Bu derlemedeki yazılar, geçmişi yorumlamak ve geleceği tayin etmek için verilen mücadelenin ana mecralarından biri olan arkeolojinin politikasına ışık tutuyor. Arkeoloji, üzerinde hak iddia ettikleri toprakla aralarındaki tarihsel bağı ispat etmek isteyen ulusdevletlerin, kendilerine şanlı bir geçmiş kurgulamak isteyen halkların ve toprak gasplarını medeniyet anlatılarıyla meşrulaştırma gereği duyan kolonyal güçlerin elinde etkili bir araca dönüşmüştür.
1980’lerden itibaren disiplin içinden ve dışından arkeoloji pratiğine yöneltilen tüm eleştirilere rağmen, Irak’tan Filistin topraklarına kadar 21. yüzyılda yaşanan çatışmalar, arkeolojik eserlerin günümüzde hâlâ savaş sahalarına sürülebildiğini gösteriyor. Bu derlemeye katkıda bulunan yazarlar, ulusların inşa süreciyle beraber bilimler arasındaki yerini sağlamlaştıran, kolonyalizmin himayesi altında serpilen ve kapitalizmle eklemlenen arkeolojiyi, bu güçlerle arasındaki karşılıklı üretim ve yeniden üretim ilişkisini gözden geçirmeye çağırıyor. Hepsinden önemlisi, arkeologları, ölü topluluklarla değil yaşayan insanlarla ve günümüzde hâlâ etkinliğini sürdüren nesnelerle çalıştıklarının bilincinde olup buna uygun bir etik geliştirmeye davet ediyor.” (Tanıtım Yazısından)