Anicia Iuliana: Bizans’ta Gücünü Sanata ve Bilime Adamış Bir Kadın

Anicia Iuliana Yazar: Elif Naz Şengün (Bu yazı Gorgon e-Dergisi’nin 2. Sayısı’nda yayımlanmıştır.) Anicia Iuliana: Bizans’ta Gücünü Sanata ve Bilime Adamış Bir Kadın “Iuliana’nın dindarlığa önem verdiğini duymayanlar için O, incelikle işlenmiş yapıtlarıyla anne babasını bile yüceltmiştir. O, tek başına erdemli alın teriyle ölümsüz Polyeuktos’a layık bir ev yaptırmıştır. (…) Bütün dünya, bütün şehirler O’nun bu çok daha iyi işleriyle ailesini çok daha yücelttiğini haykırmaktadır.”[1] Yaklaşık 467 yılında, asırlardır her statüden insan için vazgeçilmez bir kent olan ve o dönem yeni yapılanmalar içinde olan Konstantinopolis’te doğan Anicia Iuliana ‘nın babası 472’de Batı’da imparator olan Olybrius; annesi İmparator III. Valentinianus’un kızı olan Placidia’dır. Babası Olybrius, İtalya’ya gidip 472’de imparator olduğunda annesi ile birlikte İstanbul’da kalmıştır. Gücünü imparatorluk soyundan alıp Konstantinopolis’in en güçlü, zengin kadını olarak bilinmektedir ve 528 yılında ölene dek yaşamını daima güçlü bir kadın olarak Konstantinopolis’te sürmüştür (Bkz: Görsel 1).[1] 478 yılında General Areobindus’la evlendi ve 512 yılında onu imparator yapmaya yönelik girişimlerde bulunmasına rağmen bu girişim başarısızlıkla sonuçlandı, fakat oğulları konsül olmayı başardı. Dönemin dini ve siyasal durumuna yön veren olaylardan biri de monofizitlik[2] taraftarı olan İmparator I. Anastasius’a karşı ayaklanan halkın, Ortodoksluk doktrininin taraftarı olduğu bilinen Anicia Iuliana’nın evine gelerek, eşi General Areobindus’u imparator ilan etmesidir. Fakat General Areobindus olaya karışmak istemediği için evden kaçmış ve böylece halk amacına ulaşamamıştır. Anicia Iuliana bu ayaklanmanın ardından İmparator I. Anastasius’a ve Anastasius’un destekleyen Patrik Timotheus’un baskılarına karşı direnmeyi başarmış monofizit ortodoks çekişmelerinden kaynaklanan dinsel sürtüşmeye son vermek amacıyla Papa Hormisdas’la mektuplaşmıştır. Koyu bir Kadıköy Konsili taraftarı olan Anicia Iuliana, İmparator Anastasius ve İstanbul Baş Patriği Timotheus hakkındaki görüşlerini değiştirmesi amacıyla yapılan yoğun baskılara karşı direnmiştir.[3] Anicia Iuliana dönemin siyasal ve dini yaşamına olan etkisinin yanında dönemin kültür ve sanatına katkıda bulunarak günümüze kadar uzanan güçlü bir kadındır. Onun kültür ve sanat alanına olan katkıları bu yazı kapsamında incelenecektir. Polyeuktos Kilisesi Polyeuktos Kilisesi, günümüzün İstanbul’unun Fatih ilçesinde Saraçhane semtinde, Valens’in güneybatısında, Atatürk Bulvarı ile Şehzadebaşı Caddesi’nin kesiştiği noktada yer almaktadır. O dönemde Tauri Forumu’ndan Havariyyun Kilisesi’ne giden yol üzerine konumlandırılan yapı, Ayasofya inşa edilene kadar kentin en büyük kilisesi olma özelliğini taşımaktadır[4] (Bkz: Görsel 2).[5] Kilisenin iç mekânını dolanan yazıt, yapının ilk olarak Anicia Iuliana’nın büyükannesi Eudokia tarafından yapıldığını ortaya koymuştur. Onun yaptırdığı kilise kendi sarayının yanında ve sarayıyla bağlantılı küçük bir kiliseydi ve kilise Aziz Polyeuktos’a adanmıştı. Eudokia’dan sonra bu arazi Anicia Iuliana’ya geçince 524‐527 yılları arasında günümüze ulaşamayan sarayının yanına büyükannesinin yaptırdığı kilisenin yerine ve ondan daha büyük hatta kentin I. Iustinianus döneminde inşa edilen üç büyük kiliseden biri olacak olan Polyeuktos Kilisesi’ni yaptırmıştır.[6] “Tanrıyı onurlandırmak adına istekli olan İmparatoriçe Eudokia, tanrısal ilhamlı Polyeuktos’a bir mabet yapan ilk kişiydi. Fakat onu, bunun kadar güzel ve büyük yapmadı. Bir kısıtlama ve yeterli kaynağa sahip olamamasından değil – bir Kraliçe’nin ne esiği olabilirdi ki?- ailesinin ve soyundan gelenlerin, onu daha da güzelleştirmek adına bilgiye ve kaynağa sahip olacakları ilahi bir biçimde içine doğdu. Bu soydan Iuliana, kutsanmış ebeveynlerin parlak ışığı, onların asil kanının dördüncü nesilde taşıyan o Kraliçe’nin, ki o soydan en harika çocukların anasıydı, ümidini boşa çıkarmadı. Aslen küçük olan bu yapıyı şu anki ölçüsüne ve şekline getirdi.”[7] Bu bölge, Konstantinopolis’te törenlerde, ayinlerde kullanılan ve Mese Caddesi yakınında olmasından dolayı oldukça kıymetli bir mevkiidir. Polyeuktos Kilisesi’nin tuğladan, taştan büyük temeline ve mermer bloklarına, 1960 yılında Saraçhane’de Haşim İşcan Alt Geçidi temel kazısı sırasında rastlanılmıştır. Daha önce Bizans arşivlerinde bu kiliseyle ilgili kaynaklar olsa da kilisenin konumu tam olarak saptanamamıştır. Bu keşif sonucunda yapı 1964-1971 arasında R. M. Harrison, N. Fıratlı ve kazı ekibi tarafından kazılarak detaylı bir şekilde incelenmiştir. Kazılar sırasında egzotik desenli bitkisel bezemeler ve Yunanca bir yazıtın parçalarını barındıran mimari parçalar ortaya çıkarılmıştır. Ihor Ševčenko, yazıt parçalarının Yunanca yazıtlar derlemesi Yunan Antolojisi’nde korunmuş olan ölçülü, uzun bir şiirin parçası olan sözcükleri tanımıştır. Şiirde ifade edildiği gibi Aziz Polyeuktos’a adanmış bir kilise Anicia Iuliana tarafından yaptırılmış bir yapıda kitabe olarak bulunmaktaydı. Böylece kaynaklarda bahsedilen fakat yeri tam olarak bilinemeyen Polyeuktos Kilisesi bulunmuş oldu. Artık kiliseyle şiir beraber incelenebilecektir. Anicia Iuliana baniliği sayesinde adeta edebiyatla mimari arasında bir köprü kurulmasını sağlamıştır. Kitabenin, yapıyı maddi açıdan desteklemesinden dolayı Anicia Iuliana’yı öven ilgili bölümü aşağıdaki gibidir: “İşte tüm iyi övgülerle, Kraliçem, Honotatis sana ilahiler söyler ve seni över.Üyesi olduğun ailenin, Anicilerin yüce gönüllülüğü, tüm dünyaya yayılarak sana övgüler söyletir. Çünkü sen Tanrı’nın kilisesini inşa ettin, o göklere yükselen güzelliği.”[8] Yapının kalıntıları arasında yer alan yazıtlı taş bloklar yapının Anicia Iuliana tarafından Romalı bir asker olan Hagios Polyeuktos’a adanan bir kilise olduğunu açıkça kanıtlamaktadır. Aziz Polyeuktos, Melitene’de (günümüzde Malatya) Hristiyanlığa ve Hristiyan inançlarına bağlılığından dolayı, 251 yılında şehit edilen Romalı lejyon askeridir.[9] Kemikleri, Melitene’den Konstantinopolis’e getirterek buraya, onun için inşa edilen Aziz Polyeuktos kilisesine gömülür. Kilisenin ne zaman yıkıldığı bilinmemekle birlikte, epigram üzerine yazılan ifadelerden hareketle yazıtta kilisenin yapılış tarihinden V. yüzyıl sonrasına işaret edilerek kilisenin yaklaşık olarak 1000 yıllarında sağlam bir şekilde var olduğunu kanıtlamaktadır: “μἑνουσινάριστε πάντα μἑχριτῆςσἡμερονέτεσι πεντακοσίοις” “Tüm bu şeyler (yani dizeler) beş yüzyılın ardından bugün mükemmel(?) durumda korunmuştur.”[10] Polyeuktos Kilisesi’ne Palatinus (Anthologia Palatina) adlı eserde 1025 yılına gönderme yapmaktadır. 1200 yılında da Novgorodlu Antonios tarafından yazılan bir eserde de Aziz Polyeuktos Kilisesi’nden bahsedilir fakat yazarın bu kiliseye mi yoksa Philadelphion yakınlarında başka bir kiliseye mi gönderme yaptığı net olarak anlaşılamamaktadır.  Yapının 1204 yılında Latin işgali sırasında terk edilmiş olabileceği de düşünülmektedir. Latin işgaline kadar iyi korunsa da işgal sırasında yağmalanmıştır. Yapının birçok parçası Venedik’e götürülmüş ve San Marco Kilisesi’nde kullanılmıştır (Örneğin Pilastri Acritani/Akriten. Bkz: Görsel 3).[11] San Marco Meydanı’nda “doğudan gelen taşlar” ismiyle sergilenen mimari parçalar doğu unsurları olarak düşünülmektedir. Yurt dışına kaçırılan parçalar Piazzetta’nın dışında Barcelona Arkeoloji Müzesi’nde de sergilenmektedir. Yapının yurt dışına kaçırılamayan parçaları İstanbul’daki yapılarda da kullanılmıştır. Kazıdan sonra bulunan sütun parçaları ve sütun başlıkları, niş parçaları ve tavus kuşu formlu kemer parçaları gibi mimari öğeler, Meryem Ana ile Çocuk İsa, Havari ve Aziz betimlemeli ikonalar, çeşitli heykel parçaları İstanbul Arkeoloji Müzesi sergilenmektedir. Müzede ayrıca gümüş kaşık, kemik ikona, sabuntaşı, tunç ve kurşun haçlar, haç sarkaçlar ve haç biçimli rölikerler[12]; cam hamuru, ametist ve sedef kakma birimleri, kemik ve cam süs öğeleri de kazılardan elde edilen oldukça önemli buluntular arasında yer alarak sergilenmektedir.[13] Polyeuktos Kilisesi Mimari İncelemesi Yapı, … Okumaya devam et Anicia Iuliana: Bizans’ta Gücünü Sanata ve Bilime Adamış Bir Kadın